14 Şubat 2016 Pazar

TOPLUMSAL MUHALEFET, MÜCADELE, KURTULUŞ VE ALTERNATİF GÜÇLERİNE ÇAĞRI

Toplumsal muhalefet, mücadele, kurtuluş ve alternatif güçlerinden oluşan hareketler, savaşa karşı duruşunu, tutumunu net bir şekilde açıklamalı, hareketlerin merkezinde olanlar, sorumlu temsilcileri, hareketlerin dostları kısacası bu hareketlerin her kesimine bu tutum bildirilmelidir.

Savaşla ilgili olarak hareketlerin ilke ve taktiklerini belirten kararlar en geniş kesimlere ulaşacak şekilde yayınlanmalıdır. Yaşadığımız coğrafya da bugün halkın arasında ilerleyen, büyümekte olan devrimci, demokrat, yurtsever bir tutum ve davranış çok net görülmektedir. Hareketlerin savaşla ilgili olan ilkeleri ve taktikleri bir broşür olarak en yaygın şekilde tüm ülke genelinde dağıtılmalıdır. Bu ilkeler ve taktikleri tüm toplantı, panel, sempozyum, eylem, mitinglerde öncelikli olarak ve önemle gündeme taşınmalıdır.

*

Hareketler savaşı kınayan, protesto eden, halkın geniş kesimlerine savaşla ilgili düşüncelerini süratle ilan etmelidir.

Savaşın sadece barbarca ve canavarca olduğunu ve savaşı kötülediklerini ilan etmelidirler.

Hareketler, savaşa karşı tutumu konusunda mevcut sistemin egemen güçlerinin ve işbirlikçi sözde sol çevrelerle savaşla ilgili tutumları arasındaki farkı ortaya koymalıdır.

Savaşın her şeyden önce emek, demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet ve barış ile ilgili taleplerde bulunanlarla insana ve doğaya uygun olan bu düşünlere karşı insanlık ve doğadışı düşünceleri savunan egemen güçler arasında olduğu gerçeği kabul edilmelidir.

İnsanı ve doğayı sömürmeyen bir dünya kurulmadığı sürece bu savaşlar devam edecektir.

Üretici güçlerin, sermaye güçleri karşısında verdikleri savaşların haklılığını, ilerici niteliğini ve gerekliliğini kabul etmeliyiz.

Bu savaşın devamını isteyenlerden, savaşı körükleyenlerden farkımızı ideolojik-politik, sosyal, kültürel, ekonomik olarak ortaya koymalıyız.

Savaşın kaçınılmaz olarak yaşattığı zulme, yoksulluğa, işsizliğe, işkenceye, ayrımcılığa, katlamalara, gözaltılara, tutuklamalara, dehşete her şeye rağmen toplumsal muhalefet, mücadele, kurtuluş ve alternatif güçleri, ilerici özellikleri insanlığın gelişimine hizmet etmektedir.

Savaş karşıtı her türlü çalışma, eylem, mücadele yaşadığımız coğrafyadaki her türlü faşizan savaşçı girişime rağmen toplumun gelişmesine hizmet etmektedir. Dolayısıyla savaşın tarihsel özelliklerini incelemek araştırmak anlamak zorundayız.

*

Bu savaşın sonunda bu coğrafyada tarihsel bir değişime hep birlikte şahit olacağız. Bu savaşın sonunda herkesin de kabul edeceği yeni bir dönem yani yeni bir çağa gireceğiz. Mevcut sistem, insanı ve doğayı sömüren düzeninin sonun başlangıcını yaşayacak bu savaşın sonunda.

*

 Savunma savaşı tüm toplumsal muhalefet, mücadele, kurtuluş ve alternatif güçlerinin birliğiyle gerçekleşecektir.

Bu birliğin öncelikli olarak var olan tüm gücüyle mevcut sistemin savaş aracılığıyla devam ettirmeye çalıştığı baskı, şiddet ve kuşatma politikasına son verecek kararlar alarak kesintisiz eylemleri planlaması, örgütlemesi tüm ülke genelinde bu kararlılığı devamlı kılması şarttır.

Artık gözaltılarla, tutuklamalar, sürgün etmelerle, infazlarla değil en basit hukuk kuralının bile geçerli olmadığı ortaçağ engizisyon mahkemeleri tarzında cadı avına dönüşmüş olan yargılamaksızın ve hitler’in toplama kamplarını da aşan ne olduğu, kim olduğu, ne kadar muhalif ya da karşı olduğu, nerede ne tür faaliyetlerde bulunduğuna bakılmaksızın adeta “sürüler” halinde istiflenen insanların ve dışarı da gören gözlere, duyan kulaklara, konuşan dillere sahip olmalarına rağmen kör, sağır, dilsiz olan üretici güçlerin ve halkların özgürleşmesi adına ülkenin her yanını saracak sonuç alınıncaya kadar devam edecek eylemlerin kararları alınmalı ve bu eylemlilikler dar çevrelerle, ahbap çavuş ilişkileriyle, dostlar bayramda seyran görsün tarzında değil ulaşılabilecek her köy, kasaba, kent, fabrika, okul, işyeri, tarla, kooperatif, sendika, dernek ve daha pek çok yere broşürlerle, ilanlarla, afişlerle, pankartlarla iletilmeli.

Bunlar yaşadığımız coğrafya da insanın insanı ve doğayı sömürmesi adına devam eden savaşların son bulması adına süratle yapılması şarttır.

Partiler, dernekler, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, aydınlar, yazarlar, çizerler, sanatçılar, öğrenciler, işsizler, işçiler, köylüler, memurlar, kısacası toplumun toplumsal muhalefet, mücadele, kurtuluş ve alternatif gücü olan ya da olacak olan herkese ulaşılmalı ve bunun bir özgürleşme, insanlaşma hareketi olduğu anlatılmalı ve buradan hareketle topyekun eylemliliğe geçirilmesini önümüze birinci görev olarak koymalıyız ve mevcut tüm hareketler önlerindeki küçük, büyük, eski, yeni, genç, yaşlı, çoğunluk, azınlık, basit, dar, kısır ideolojik politik tartışmaları bırakıp en acil şekilde savaşın durdurulması, cadı avından vazgeçilmesi, üst üste istiflenen tüm mahkumların serbest bırakılması hedefleri adına kısa bir sürede olsa propaganda ve ajitasyon (kışkırtma) tartışmalarından ayrılıklarından vazgeçip eylemde birlik adına yola çıkmalıdır.

Savaş ve cadı avı bitmeyene kadar kimsenin soluk dahi alamayacağını bilen egemenler toplumsal muhalefet, mücadele, kurtuluş ve alternatif güçleri karşısında alacağı yenilginin şaşkınlığıyla sıkı sıkıya sarıldıkları o sömürü koltuklarından nasıl kaçacaklar gelin hep beraber görelim.

HASAN HÜSEYİN BEYDİL
13.10.2011 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder