KAPİTALİZMİN İNSANLIĞA VERDİĞİ
TEK ŞEY AKIL VE RUH HASTALIĞIDIR
Kapitalist sistemi çözümlemek
sadece kapitalizmin üretici güçleri sömürmek için kullandığı milliyetçilik,
dincilik, kavramlarını çözümlemekle bitmez. Kapitalist sistemin çözümlemesinde
emek-sermaye çelişkisi anlaşılmadan, kavranılmadan çözümleme yapılamaz. Kapitalist
sistemde her ne koşulda olursa olsun burjuvazinin egemenliği, üretici
güçlerinin sömürüsü temel ilkedir. Bunun aksi düşünülemez. Kapitalizmi
çözümlemenin en önemli kaynağı Karl Marks’ın “Kapital” adlı eseridir. Bu eser
incelenmeden kapitalist sistemi çözdüm, anladım, demek sadece bir illüzyondur.
Marks kapitalizmi en ince ayrıntılarına kadar çözümlemiştir. Halen günümüzde de
burjuva ideologları, teorisyenleri, akademisyenleri, politikacıları bile
kapitalizmi “Kapital” den öğrenmiştir. Ne öncesinde ne de sonrasında
kapitalizmi bu denli derinlemesine çözümleyen ve kapitalizme karşı
alternatifini de koyan böylesine güçlü bir eser halen yazılamadı.
Marks kapitalist sistemi
sadece çözümlemekle kalmadı kapitalizmi üretici güçlerin öncülüğünde devrimle
yerle bir edip bilimsel sosyalizmi işaret etmiştir.
Marks’ın kapitalizm karşısında
ortaya koyduğu çözümlemeler tüm dünyadaki üretici güçlerde geniş kabul
görmüştür. Zaman zaman karıştırılsa da unutulmamalıdır ki Marks üretici güçler
saflarında yer almış onların kurtuluşunun bilimsel sosyalizmde olduğunu ortaya
koymuştur, Hegel ise burjuvazinin ideologlarındandır ve sadece üniversite
çevresinde düşüncesini yaygınlaştırmıştır. Marks’ın düşüncesini zamanla kendi
coğrafyasına uyarlayanlar, ülkelerinde
devrimle, sosyalizmin zaferlerini gerçekleştirmişlerdir. Son dönemlerde pek çok
sosyalist sisteme ait ülkenin bu sistemden ayrılarak kapitalizme evirilmesi
sosyalizmin yenilgisi değildir. Olağan durumlardır bunlar. Bu tür dönüşümler
olması normal. Pek çok sistem, devlet, krallık, saltanat, hanedan, iktidar
zaman zaman gelişir, büyür, ilerler, geriler, daralır, yıkılır, bu sıralama
farklı zaman ve koşullarda tekrar edebilir. Tarih bu gibi sistem, devlet vs
değişimleriyle doludur. Sosyalist sistemlerin dağılmasına zamanla da
kapitalizme evirilmesine şaşırmanın gereği yok, olabilir. Hiçbir şey mutlak
değil diyeceksin, değişmeyen tek şey değişimdir diyeceksin, statik, sabit
düşünceye karşı çıkacaksın ancak bu tür değişimlere şaşıracaksın, şok
olacaksın. Sosyalist sistemlerin adeta tanrısal bir güçle kurulduğu, tanrısal
güçler tarafından korunuyormuşçasına asla tırnağına zarar gelmez mantığıyla
bakılması sosyalizmin kendi dünyasına aykırıdır. Unutulmamalı ki özellikle
yirminci yüzyılda gerçekleşen sosyalist sistemler birer denemeydi. Evet,
üretici güçler bunun devam etmesi ve zamanla tüm dünyaya yayılmasını isterdi,
ama olmadı. Ne yapalım ucunda ölüm mü var! Kapitalizm devam ettiği sürece ona
karşı en şiddetli mücadeleyi bilimsel sosyalistler vermeye devam edecektir.
Kapitalizmin sonu ya
insanlığın ve doğanın yok oluşu ya da bilimsel sosyalizmdir.
Eskiden olsa belki bu kadar
iddialı olmazdı ama artık çocukların bile bildiği kapitalizmin yıkımı ancak
bilimsel sosyalistlerin öncülüğüyle üretici güçlerle olur.
Kapitalizm içinde çeşitli hak
ve özgürlük taleplerinin karşılığı sadece kapitalistlerin adeta bir lütufla
sunacağı kırıntılar olacaktır.
Kapitalizm dönem dönem “kriz”
yaşasa da bu aslında onun doğal halidir. Krizsiz bir kapitalizm düşünülemez.
Kapitalizmin insanlığa verdiği tek şey akıl ve ruh hastalığıdır. Günümüz
kapitalist toplumu incelendiğinde toplumun akıl ve ruh hastası olan bir
insanlık söz konusudur. Kapitalizm insanın duygusallığını, düşünselliğini
yitirdiği bir sistemdir.
HASAN HÜSEYİN BEYDİL
28.09.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder