14 Şubat 2016 Pazar

HAMBURG ALEVİLER İÇİN PİLOT BÖLGE Mİ SEÇİLDİ?

“Almanya, Alevilerle devlet anlaşması imzalayacak
- Türkiye’de Alevilerin varlığı, dini tartışma konusuyken Almanya’da Hamburg eyaleti Sünni Müslümanlar ve Alevlerilerle devlet anlaşması imzalanacağını açıkladı.
Eyalet Parlamentosunca önümüzdeki ay onaylanacak anlaşmanın tarafları arasında 130 bin kişilik Sünni ve 50 bin kişilik Alevi toplumu temsilcileri birlikte yer alacak. Anlaşmayla sadece camilere değil cemevi yapımlarına da devlet garantisi verilmiş oldu.
İbadethane yapımının yanı sıra artık Alevi ve Müslüman çocuklar kendi dini bayramlarında izinli sayılabilecek. Tüm cezaevlerindeki tutuklular, hastanelerdeki hastalar hatta huzurevlerindeki yaşlılar için dahi dini kimliklerine göre düzenlemeler yapılacak.
Hamburg Eyalet ve Belediye Başbakanı Olaf Scholz konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Normal olanı yaptık. Bu anlaşmayla ortak yaşam yasalarla düzenlenmiş olacak. Tüm inanç grupları eşit hale getirilmiş olacaktır” dedi.
Hamburg Başbakanı Olaf Scholz, bu anlaşmayla İslamın Hamburg eyalet yönetimince de resmen tanındığını ve Müslümanların kendi haklarından yararlanabileceğini belirtti.”

1.“Türkiye’de Alevilerin varlığı, dini tartışma konusuyken…” yanlış bir önerme.

Öncelikle bilinmelidir ki bu coğrafyada Alevilerin varlığı dini bir tartışma konusu değildir. Tarih açık ve nettir. Bu coğrafyada Alevilere dair bir tartışma ne bugün, ne dün, ne de yarın söz konusu olmadı, olmayacaktır. Neden mi, çünkü bu coğrafyada mevcut sistem sadece Alevilere resmi ya da sözde gayri resmi yöntemlerle operasyonal olarak ideolojik politik soykırımı layık görmüştür, görmektedir, görecektir.

Çok değil daha birkaç gün öncesinde Malatya’da yaşanan faşist saldırılar, hem birkaç ay öncesinde, çeşitli illerde Alevilerin evlerinin işaretlenmesi, hemen birkaç on yıl içinde Sivas, Maraş, Çorum katliamları (kesintisiz sürekli soykırımın parçaları) ve cumhuriyetin ilk yıllarındaki Koçgiri ve Dersim katliamları (kesintisiz sürekli soykırımın parçaları) ve daha pek yakın tarihimizde mevcut sistem sadece soykırımı reva görmektedir Alevilere.

Alevilerin şunu bunu vs tartışılıyor denilerek kimse kimseyi kandırmasın.

Pek çok bürokratik kurumun, militer ya da paramiliter pek çok gücün yapmış olduğu her türlü teorik ve pratik faaliyet açık ve net bu soykırımın “sevap, mubah, yasal” olduğuna! Dair pek çok tarihi bildiri ve eylem çok net bir şekilde ortadır.

Kimmiş o, kimlermiş onlar Alevilerin, dinini tartışan hele iki adım öne çıksın da bizde bilelim. Alevilerle ilgili neredeyse herkes, her devlet konuşuyor ama Alevilere gelince konuşmak şurada dursun sadece mevcut sistemin meşruiyeti adına oluşturulmuş olan bürokratik örgütlenmelerin aktörleri dışında ağzını açan yok varsa da dinleyen yok.

Öncelikle ortada bir din tartışması yok bu bilinmeli, esas mesele tamamıyla Aleviliği dinleştirme, mezhepleştirme, islamlaştırma, sünnileştirme söz konusudur, buna dini tartışma deniliyorsa buna dini tartışma denmez bunun adı asimilasyon, yok etme, inkâr ve imha etme demektir. Kimse lafı, sözü ağzında gevelemesin, Aleviliği dinleştirme ya da bir dinin içine almak sadece Aleviliğin kökünü kazımak, fiziksel olarak, savaş ve soykırım yöntemleriyle yapamadıklarını içini boşaltıp herhangi bir dinmiş ya da herhangi bir dinin içine almak amacıyla gerçekleştirmeye çalışılan imha operasyonundan başka bir şey değildir.

Alevilik üstüne yapılan tartışmalar operasyonaldir ve psikolojik savaşın ta kendisidir. Herhangi bir şekilde mevcut sistemin meşruiyeti içinde yer almayan herhangi bir yaşayan evet, yaşayan tamamıyla ortak yaşama, mülkiyete, paylaşıma dayalı olan, insanın insanı ve doğayı sömürüsüne karşı çıkan Aleviler yerine “nereden, nasıl nemalanırım, nereden hangi fondan ne kadar kaynak edinirim, önümüzdeki seçimlerde Alevi katliamlarına imza atmış ya da yandaş partilerinden hangisinden milletvekili, belediye başkanı ya da başkaca mevkilerde yer edinebilirim” amaçlı, içinde yer aldıkları yapıları daha fazla mevcut sistemin sözde demokratik bir rejim olduğu yalanının ispatı adına sözde alevicilik oynamaktan ve mevcut sistemin kucağına Alevileri iteleyen anlaşmaların dışında, Aleviler dinlenmemekte, anlaşılmamakta, araştırılmamakta ve Aleviler adına önüne gelen hükümetler, devletler, kurumlar, kişiler konuşmakta ve karar alıp karar vermektedir. Dar grupçuluktan, ben merkeziyetçi dernekler benzeri kurumlardan öteye gitmeyen ve esas Alevi halklarıyla görüşülmeden onların yaşam biçimleri, kültürleri, ideolojileri, tarihsel bilgileri ele alınmadan nasıl ve ne şekilde burjuva devletler ve sistemlerin içine Aleviliği yerleştirebiliriz derdinden, düşüncesinden ve amacından başka hiçbir şey yapılmamaktadır.

2.“…Almanya’da Hamburg eyaleti Sünni Müslümanlar ve Alevlerilerle devlet anlaşması imzalanacağını açıkladı.”

Hamburg Eyaleti’nin her işi bitti ve sonunda önünde böyle bir sorunu vardı ve bir an önce bunu çözelim mi diyor şimdi? Düşünmek lazım. Hamburg’da ne kadar Alevi var gerçekten eyalet yöneticileri bunu biliyor mu? Diyelim ki biliyor ve ne diyor eyalet yöneticileri “siz kafasında kırmızı kukelatısı! Olanlar, sizler alevisiniz ve tamam sizinle bir anlaşma yapacağım” mı diyor? Alevi olmayı kim ne sanıyor, yani Alevi anne babadan doğunca ve “ben Aleviyim denince” Alevi mi olunuyor, kim koymuş bunun kuralını, yasasını vs? Ömrü boyunca bir kere bile cem yüzü görmemiş, cemin ne olduğunu bilmeyen, hatta hatta Alevi önderlerinden iki tanesinin bile kim olduğunu bilmeyen ve ne için savaşmış, ne için mücadele etmiş, ne için bedel ödemiş, nasıl feda etmişler kendilerini, tek birini dahi bilmeyen, Aleviliğin insanın insanı ve doğayı sömürmeye karşı ortak yaşam, paylaşım, üretim, mülkiyet meselelerine dair iki dakika bile ne teorik, ne pratik hiçbir şeyin içinde yer almamış ya da üretmemiş birilerinin sırf kafalarına kırmızı kukelata takıyorlar! Diye mi Alevi sayıcak birileri ve onlar adına anlaşmalar imzalayacaklar. Hadi diyelim hepsini yaptık, ettik varsayalım,  peki kimdir kimlerdir bu anlaşmanın muhatabı yoksa eyalet yöneticileri “yaptık oldubitti mi diyecekler? Ayrıca cümlede ilginç “…sünni müslümanlar ve Alevilerle…” yani yahudilerle, hristiyanlarla, müslümanlarla, budistlerle vs değil sünni müslüman ve Alevilerle “oradan nereye gidecek peki bu tren”, adama sormazlar mı, neden bu iki ideolojik politik zıt güçle, başka bir ideolojik politik güç anlaşma yapma gereği duymakta, çünkü ortadoğu denilen emperyalizmin antrenman ve sömürü sahasındaki planlar bunu gerektiriyor. Daha önceki pek çok makalede de değindiğimden burada değinmeyeceğim öncelikle sünnilik bir devlet politikasıdır, bu anlayış tamamıyla muaviye islamının, Muhammedi islama karşı üretmiş olduğu islam anlayışının bir versiyonundur kimse kimseyi kandırmasın ne demekmiş o “…sünni müslümanlar ve aleviler…”, öncelikle bu iddia Alevileri herhangi bir din haline getirme ya da bir din içine sokma operasyonundan başka bir şey değildir.

3.“Eyalet Parlamentosunca önümüzdeki ay onaylanacak anlaşmanın tarafları arasında 130 bin kişilik Sünni ve 50 bin kişilik Alevi toplumu temsilcileri birlikte yer alacak. Anlaşmayla sadece camilere değil cemevi yapımlarına da devlet garantisi verilmiş oldu.” sayıda belirlenmiş 130 ve 50 bin demek ki eyalet yöneticileri ev ev dolaşıp anket yapmış ya da millet torlanıp toplanıp “hadi bakalım cami ve cemevi yapmaya, eyalet destek verecek torlanıp toplanalım” demiş ve sayı da belirlenmiş ya da mevcut dernek, vakıf, federasyon, cami, cemevi ahalisinin nüfus sayımı yapılmış oldubitti, 130 bin oradan 50 bin de buradan ahanda bunların temsilcisi de bunlar tamamdır yapılacak camilerin, cem evlerin giderlerini de eyalet olarak ortakta oluruz oldubitti.
Peki iyi güzel bu işin entegrasyon (bütünleşme) meselesi neden konuşulmuyor. Neden bu yöneticiler “bakın şu kadar Almanca öğreneceksiniz, almanlar gibi çatal bıçak tutacaksınız” derslerini niye konuşmuyorlar, olmaz tabi ki “sen Almanya’da ol da, Almanya vatandaşı ol da, Almanya’dan ben senin camine de, cemevine de ortak da olurum”, o da güzel!

Öncelikle Almanya’dan yaşayan bir, iki, üç, dört nesil arasındaki fark okunuyor mu, bu nesillerin entegrasyonu inceleniyor mu, bu nesillerin anne ve babalarının köylerine, kasabalarına, şehirlerine, ülkelerine sanki Berlin, Londra, Paris müzesindeki dinozor fosillerini izlemeye gider gibi gidip sonrada koşa koşa Almanya dönüşleri ne kadar okunuyor. Bahsi geçen 130 bin ve 50 binler acaba ne kadar camiye ya da cemevine gidiyor, şöyle bir hesap yapalım ve doğrudan bu sayılar üzerinde gidelim bırakın Hamburg eyaletini acaba 130 bin camiye giden, 50 binde cemevine giden insan acaba bu coğrafyada var mı hadi cami olabilir o konuda iddiamız olamaz, hatta fazlası bile gidiyordur, hele ki son on yılda, keza bu cami ve sünni müslüman sayısına orantılanlandığında devede kulak kalır, ancak şu kesin ki nüfus olarak yirmi milyon Alevi’den bahsedilen bu coğrafyada değil 50 bin tüm ülke genelinde 5 bin kişi cemevine gidiyor mu acaba, bugüne kadar hangi cemevinde bırakın bin kişiyi yüz kişiyi bir arada gören varsa hele birkaç adım öne çıksın da bizimde eksikliğimiz açığa çıksın.

Kimse kimseyi kandırmasın, Alevilerin cemevine gittiği falan yok. Ne kadar Alevi köyü, kasabası, şehri varsa tek tek hepsine cemevi dahi yapılsa oraya kaç Alevi gider bunun acaba sosyal, kültürel, ideolojik, politik istatistiği hiç yapıldı mı, bu da basit mevcut cemevlerinin bulunduğu yerlerde acaba kaç kişi cemevine gidiyor, buyurun hep birlikte inceleyelim.

Hatta abartılı dahi olsa da camiler içinde farklı bir durum yok esasında, cuma namazları dışında mevcut camiler tek tek gezilsin bir istatistik tutulsun bu gerçekte görülecektir. Sanki kiliseler ya da havralar için farklı bir durum mu söz konusu. Bunların büyük bir çoğunluğu abartıdan ve hayali, pembe yalanlardan başka bir şey değil. Bugün bu coğrafyada cemevlerine gidenlerin yaş, cinsiyet, sınıf, kültür, eğitim istatistiği yapılsın bakalım sonuç ne çıkıyor…

Anlaşılan eyalet sorumluları yememiş içmemiş 50 bin kişi üzerinde yoğun bir çalışma yapmış olacak ki cemevlerine de, camiler gibi yardım edecekmiş. Şu cümleye bakınız, cami ve cemevi aynı cümlede ve sanki aynı standart, anlayış, düşünce içerisinde ele alınan farklı mekânlarmış gibi ele alınmaktadır.

Keza bu cemevi kavramının kendisi bile başlı başına Aleviliği dinleştirme ya da bir dinin içine alma projesinin bir karşılığıdır. Köylerdeki, kasabalardaki, şehirlerdeki kimi büyük ev sahiplerinin evlerinde belirli zaman aralıklarıyla gizlice yapılan Alevi Komün toplantılarını günümüzde cemevi adı altında tamamen meşruiyet zeminine yerleştirme, kapitalist sistemin kurumları arasına sokma çabasından öte bir şey değildir.

Cemevlerinin imar, elektrik, su vs hakları adına verilen mücadele gerçekten Alevi dergâh, ocak vs diğer taşınmazlar adına ne kadar verilmektedir… Bugün başkentten tutalım da pek çok şehir, kasaba ve köyde Alevilere ait olan mülklerin nasıl gasp edildiği, işgal edildiği, peşkeş çekildiği gerçeği ekonomik, tarihsel, imar ve iskân, tapu kadastro açısından ele alınmayacak, bunlar araştırılıp, dokümantasyonu yapılmayacak, bunların vakıfsal değerleri belirlenemeyecek, gerçek sahiplerine teslim edilmeyecek ve bunlar adına hiçbir hukuksal, yargısal, tapusal mücadele verilmeyecek, hak talebinde bulunulmayacak ve neredeyse bir göz odadan ibaret olan cemevlerine çoğu da gecekondudan bozma “elektriği, suyu nasıl bedava bağlatırız, nasıl imarda buranın sorunu çözeriz de yıktırmayız vs” mücadelesi verilerek alevicilik oynayacağız! sonrada eyalet yetkilileri “hadi size de camilere verdiğimiz destek gibi destekler vereceğiz” diyecek.

“Biri için komedi olan diğeri için trajedidir” durum aynen budur. Yarın hemen her mahalleye cemevi yapılsın hemen bütün Aleviler koşa koşa cemevine gider sayın eyalet yetkilileri ve diğer memleket ahalisi! Alevilerin her derdi bitti, kendilerini anladılar, anlattılar, kabul ettirdiler ve cemevi kaldı değil mi, iş buldular, aş buldular, kimlik buldular ve cemevi kaldı değil mi, haklısınız sayın yetkililer! Teker teker ya da toplu halde aralıklarla katledilen ve kesintisiz sürekli soykırıma uğrayan ve sokağa çıktığında hele hele ramazan ayında başına ne geleceği belli olmayan, yaşadığı onca katliama rağmen kimileri farklı kentlere, ülkelere göç ederek mevcut inkâr ve imha politikalarından kurtulduklarını varsaysalar da, çocukları hem katliamlardan hem de asimilasyondan kurtulamazken, bu gerçeklerden kaçmanın kime ne faydası vardır zaman her şeyi göstermektir.

4.“İbadethane yapımının yanı sıra artık Alevi ve Müslüman çocuklar kendi dini bayramlarında izinli sayılabilecek. Tüm cezaevlerindeki tutuklular, hastanelerdeki hastalar hatta huzurevlerindeki yaşlılar için dahi dini kimliklerine göre düzenlemeler yapılacak.  “

Nitekim sayın eyalet yetkilileri işi çözmüşler ve son noktayı da koymuşlar, buyurun buradan yakın daha ne söylenir ki, cemevi olmuş bile ibadethane, hangi aklı evvelin ağzından, aklından, elinden çıktıysa herhalde şimdi çok mutludur, cemevide ibadethane olmuş çıkmıştır, sayın her kimse artık başın göğe ermiştir!

Şimdi en eski hatırladığım mahallemizdeki amcamın evi en büyük evdi ve dedenin de evine en yakın evdi cem yaptığımız ev, oldu mu şimdi amcamın evi de ibadethane! Vay vay, devam edin elbirliği yapın ne mutlu size ibadethanenizde oldu hadi hayırlısı sayın bilirkişiler! Neyin, kimin ibadethanesi oldu şimdi “amcamın büyük evi”, büyük derken toplasan toplasan kırk kişinin zar zor sıkışarak sığdığı bir ev bile değil, amcam şimdi ne mutlu olmuştur kimbilir, gerçi o evin yerinde şimdilerde 12 katlı bir apartman var… Bayram meselesi var bir de, dini bayramlarımızda varmış hem dini hem bayram alkışlamak lazım bu eyalet yetkililerini ya da bunlara bu aklı verenleri, Alevilerin tarihleri katliamlarla, sürgünlerle, asimilasyonlarla, soykırımlarla, idamlarla, kayıplarla, faili belli katliamlarla geçecek ve dinden ve bayramdan bahsedeceğiz, üstüne üstlük birde çocukları dini bayram kutlayacak, alkış, alkış, ne denir ki başka, önce o çocuklar en yakınından Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi vs katliamlarını bir bir öğrensin de bakalım hangi dini bayramı kutlamayı düşünürler ya da hangi bayramda şekerde yiyebilirler oturup bir düşünelim…

“Tüm cezaevlerindeki tutuklular, hastanelerdeki hastalar hatta huzurevlerindeki yaşlılar için dahi dini kimliklerine göre düzenlemeler yapılacak” kimliklerde düzenleme yapılacak ne yapılacak din hanesine “Alevi” yazılacak hayırlı olsun! Kime tabi ki dini bütünlere! Oldu mu size Alevilikte din hadi bayram kutlayalım! Nerelerdeymiş cezaevlerinde, hastanelerde, huzurevlerinde kimliklere din hanesine Alevi yazılacakmış, başka dağda, taşta, dere kenarındakilere, gecekondulardakilere de yazacak mısınız?

5.“Hamburg Eyalet ve Belediye Başbakanı Olaf Scholz konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Normal olanı yaptık. Bu anlaşmayla ortak yaşam yasalarla düzenlenmiş olacak. Tüm inanç grupları eşit hale getirilmiş olacaktır” dedi.” sayın yetkiliye kim, nasıl ortak yaşamı ve eşitliği anlattıysa sözde kimliklerin din hanesini değiştirmekle, sözde ibadethaneler yapmakla, sözde dini bayramların kutlanmasına izin vermekle olmayacağını da birilerinin anlatması gerekir. Ortak yaşam, insanın insanı ve doğayı sömürmemesiyle, sınırsız, sınıfsız, cinsiyetsiz, üretici güçlerden yana bir demokrasi ile mümkün olabilir. Öyle yasayla, kanunla da olmaz gönüllük esasına dayalı olur. Ayrıca sömüren ve ezen sınıfın hâkim olduğu bir ülke ya da dünyada ortak yaşam söz konusu olamaz. İnanç grupları arasına almaya çalıştıkları Alevilik bin yıllardır inanç grubu olmamıştır. Tarih açık ve net önümüzde bizim okuduğumuz bize göre tarih, sizin okuduğunuz size göre tarih değil işte Hallacı Mansur, Şeyh Bedrettin, Baba İshak, Baba İlyas, Pir Sultan Abdal, Alişer, Seyit Rıza daha niceleri hangisi cemevi için, hangisi ibadethane, hangisi, dini bayramlar, hangisi, kimliklerinde “alevi” yazsın diye savaşmıştır, bedel ödemiştir hepsi ortada hem de onları asan, kesen, katledenlerin tarihlerinde. Hangisi mevcut ezen, sömüren bir sistem içinde yer alma adına egemen güçlerden ne istemişlerdir? Elbette hiçbiri. Sanıldığının, bilindiğinin aksine hepsi de sınırsız, sınıfsız, ortak paylaşıma, üretime, mülkiyete dayalı bir sisteme adamışlardır kendilerini. Hepsinin de temel çıkış noktası insanın insanı ve doğayı sömürmesi üstünedir. Günümüzde kendine “alevi” görüntüsü vermiş olan kimiler ya da kimi çevreler ne hikmetse Alevi önderlerinin, şairlerinin, ozanlarının, pirlerinin felsefine, düşüncesine, yoluna değil daha çok din, ibadet, ibadethane, cemevi vs gibi konuların peşine düşmeyi Alevilik saymakta ve saydırmakta. Yakında muharrem ayında iftar topu, sahur davulu da isterse şaşmayalım!

6.“Hamburg Başbakanı Olaf Scholz, bu anlaşmayla İslamın Hamburg eyalet yönetimince de resmen tanındığını ve Müslümanların kendi haklarından yararlanabileceğini belirtti.” Son cümle esasında ne de güzel açıklamakta asimilasyonu, entegrasyonu, katliamı, soykırımı. Ne diyor sayın yetkili “…bu anlaşmayla İslamın Hamburg eyalet yönetimince de resmen tanındığını…” hadi kolay gelsin sayın yetkili iyi ki tanıdınız, islamı, islam zaten tanınması gereken bir ülke! Misali daha dün bağımsızlığını ilan etmişti ne de olsa!

Hayır, islamı tanı ya da tanıma o senin bileceğin bir mesele de ne de güzel görev bilmişsin, ne de güzel destek olmuşlar akıl verenler böylelikle Aleviliği islamın içine de sokmuş, giydirmişsin islam elbisesini Alevilere, var olasın sayın yetkili, bütün derdimiz, tasamız buydu zaten bin yıllardır, oturup kalkıp şu islamın içine bir girebilsek diye uğraştık didindik sonunda sayenizde hem tanındık hem de islam olduk! Vay vay ne mutlu ey akıl hocaları, dedeleri, hacıları, imamları vay vay ne mutlu size emperyalist işbirlikçi liberaller, ne mutlu size umarım daha çok maaşlarınız artar, umarım daha çok işsizlik maaşınız artar, umarım daha çok güney sahillerinden yazlıklar, tarlalar, oteller, dubleksler, tripleksler alırsınız, umarım daha çok memlekete alkışlar eşliğinde gelirsiniz bu başarınızdan dolayı!

Daha dün Malatya’da olan ve halen devam ettiği haberleri gelirken oradaki faşist saldırılara maruz kalan Alevilerin hangisine hangi mesajı iletti acaba bu eyalet yetkilileri…

Alman istihbaratı o kadar meşhurdur ki her yerden haberi vardır, vardır vardır haberi, daha dün İzmir’de katledilen Alevi gencinden de, Adıyamanlarda, İzmirlerde, Hataylarda daha birçok yerlerde ki faşistlerin evleri işaretleme eylemlerinden de, hatta Suriye’de yapılmaya çalışılan işgal üzerinde Aleviler üzerine korku salmalardan da, emperyalizm beslemesi Suriye kaçkınlarının Hatay Alevilerine neler yaptığından ya da yapacağından da Suriye emperyalizmin verdiği silahlarla Aleviler üzerinde yaptıkları ve yapacakları katliamları da bilirler, ne yaptınız sayın yetkililer daha bunun gibi onlarca olay karşısında, bu coğrafyada oruç tutmadığı için işten atılan ve işsiz kalan kaç Alevi olduğunun da hesabını bilirsiniz, halen Alevi olduğunu gizleyen ve işinden okulundan, yurdundan, olacak kaç milyon Alevi’den haberinizde vardır ne yaptınız onlar içinde, şimdi birden bire bu kadar Alevilere yönelik hakaret, saldırının, tartışmanın, olduğu her an Suriye’de daha da büyük bir Alevi katliamın gerçekleşmesi için emperyalistler ve işbirlikçileri ellerini avuçlarını ovuştururken ne yaptınız da birden bire “hadi gelin sizi kanka yapalım ey sünni müslümanlar, ey Aleviler” deyip birde tek tek ev ev sayıp, sonrada “hadi size camide yapalım, cemevide yapalım, hatta din hanenize de ne isterseniz onu da yazalım, bayramlarınızı da kutlayın, şeker de yiyin” demeyi akıl ettiniz, az akıllı olun, hem siz hem de size akıl verenler.

Ne siz ne de size akıl verenler asla başaramayacaksınız, Alevileri dinleştirmeye, ne de Alevileri islama entegre etmeyi başaramayacaksınız. Sizin muhatap aldıklarınızı bizler çok iyi biliyoruz, sizin ve sizin yerli işbirlikçilerinizin de beslediği sözde Alevileri de çok iyi biliyoruz, güttüğünüz koyun kadar, bildiğimiz çoban var hiç merak etmeyin, binlerce yıldır Aleviler üzerinde gerçekleştiren bu tür sömürgeci, ezen, imha eden, inkâr eden, soykırımcı yaklaşımları ve onların hem bu coğrafyadaki hem de diğer destekçilerinin operasyonlarını kelime kelime, cümle cümle biliyoruz, merak ediyorsanız biliniz ki sizin emperyalist işgallerle elde ettiğiniz ve içerde sömürdüğünüz üretici güçlerden gasp ettiğiniz gelirlerle yaptıracağınız cemevlerine Aleviler gitmeyecek, gidenler sadece sizlerin beslemeniz olacaktır. Tıpkı burada ve daha pek çok yerde mevcut sistem eliyle yaptırılan cemevlerine gitmeyen gerçek Aleviler bu operasyonal psikolojik savaşınızı da boşa çıkaracaklar.

Daha düne kadar yahudileri tanımayan ve teker teker onları gaz odalarında, toplama kamplarında soykırıma tabi tutanlar önce kendileri tarih önünde, insanlık önünde aynı faşist zihniyetin ürünü olan abd ile işbirliğine son versin ve gerçekten yahudi soykırımına uğrayan yahudilerden kendileri affettirsinler ondan sonra Alevileri de kendi düşünceleriyle başbaşa bıraksınlar. Bugün alman devleti bu soykırım karşısında halen tam olarak aklanıp paklananmışsa ve aynı mantığın düşüncenin ürünü olan bu coğrafyadaki mevcut sisteme önce Alevi katliamları konusunda dur demesini bilsin.

Hemen yanı başımızdaki Suriye’yi işgal planlarının parçası olmaktan çıksın ve sesini daha da yükseltsin, bugün yarın hem bu coğrafyada hem Suriye’de olabilecek bir Alevi soykırımına karşı dik bir duruş sergilesinler bu cemevinden, bayramlardan, seyranlardan daha makbule geçer. Gerçekten Alevileri anlamak, kavramak ve nasıl bir düşünce sistemine sahip olduklarını öğrenmek istiyorlarsa gelip birkaç Alevi köyü, mahallesi gezip dolaşsınlar, misafir olsunlar evlerine ve hangi dine, hangi ibadethaneye, hangi, kimliğe ne yazacaklarına, yapacaklarına öyle karar versinler. Üç beş akıl hocasının ya da modaya uymak adına kimse Aleviler adına ne ahkâm kessin, ne de de onların hakları üzerinden prim elde etmeye çalışmasınlar.

               Alevi felsefesi, ideolojisi, kültürü, yaşam tarzı kavranmadan Aleviler adına alınan ya da verilen her türlü karar mevcut sistemle işbirliğidir. Bu işbirliği Alevileri sadece asimile etmek değil esasında onları doğrudan doğruya imha etmek amaçlıdır. Kimse kimseyi kandırmasın, tek bir Alevi katliamının dahi hesabı sorulmamışken, tek bir katliamın sanıkları cezalandırılmamışken, tek bir Alevi dergâhının, ocağının, vs tapu sorunu çözülmemişken, tek bir Alevi ailesinin işinde, okulunda, köyünde, kasabasında, kentinde katledilme korkusu yaşamadan kendi düşüncesini yaşayamazken, her an inkar, imha, katliam tehditleriyle yaşarken, hadi buyurun size cemevi, din, iman, kimlik vs ne o Hamburg pilot bölge mi seçildi yoksa…

HASAN HÜSEYİN BEYDİL
18.08.2012 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder