KAPİTALİST İŞGALLERE KARŞI
ENTERNASYONAL İTTİFAK ZORUNLUDUR
Abd uzun yıllar Saddam
diktatörlüğüne karşı Irak’a yönelik işgalini gerçekleştireli beri hala işgalin
amacı olan iki temel yaklaşımda ne ilerleme ne de değişim var. Barış ve
demokrasi adına yaptığını iddia ettiği işgalin sonucu sadece milyonlarca ölüm,
katliam, yıkım ve yok edişin dışında hiçbir gelişme yok.
Kendi cephelerinden
bakıldığında Kürtler açısında tarihsel bir dönüm noktası gibi dursa da özünde
böyle olmayan iki yönetim oluştu. Biri Irak merkez yönetimi başında Talabani
(Kürt) Kuzey Irak Bölgesel yönetimi (Güney Kürdistan Yönetimi) başında Barzani
(Kürt). Her iki Kürt lideri abd işbirlikçiliğinin abd’nin emir eri olmaktan abd
silahları generalleri altında yönetimi ellerinde bulunduran atanmış memur
olmaktan öte nedirler? Talabani ya da Barzani şu ana kadar hem kendi bölgeleri
sayılan coğrafyada ki o bölgeler ABD’de denetim ve yönetiminde Kürtlerin lehine
ne yapmışlardır bugüne kadar? Elbette ki hiçbir şey. Bir şey yapmadıkları gibi
Kürtlere yönelik saldırı ve katliamlarda işbirliği yapmıştır. Susmaları ya da
hiçbir şey yapmamaları işbirliğinden başka hiç bir şey değildir.
Abd Talabani ve Barzani gibi
atanmış memurlarıyla Irak yönetimini de ele geçirmiştir. Evet, “ne mutlu Kürdüm
diyene” de diyebilecek Kürtler var artık uzun yıllardır “ne mutlu Türküm
diyenler ne yaptı ise onlarda farklı bir şey yapmıyor ve yapmayacaklar. Abd’nin
Türkiye’de atamış olduğu şimdiye kadar ki yöneticileriyle Irak’ta atadıkları
arasında hiçbir fark yok. Tıpkı Türk atanmışlar dünyanın çeşitli yerlerindeki
Türklerle ilgili karar alma da yetkili olamadıkları gibi Irak’taki Kürt
liderleri de dünyanın çeşitli yerlerindeki Kürtlerle ilgili hiçbir şey
yapmamaktadır.
Her iki halkında işbirlikçi
atanmış yöneticileri var oldukça her iki halkın kurtuluşu özgürlüğü söz konusu
olamaz.
Her iki halkında Müslüman
özelliği hiçbir şekilde aralarındaki çatışmaları, katliamları ve saldırıları
engellemediği gibi her ikisi de ölenlerine şehit demektedir ki şehitlik kavramı
İslami bir kavramdır. Müslümanlık her iki halkı aynı paralelde de birbirine
saldırmalarına engel olmamıştır. Müslüman olan İran ki Abd’nin son yıllarda
sıkça eleştirdiği, tehdit ettiği ve yavaş yavaş ikinci bir Irak işgalini
İran’da devam etmeyi düşünen Abd bir yandan Türkiye’ye hem de İran’a özgürlük
hareketini imha etmek için Irak topraklarını bombalamalarına ses çıkarmadığı
gibi desteklemektedir. Özgürlük hareketini imha için zıtlar (sözde oldukları
ortaya çoktan çıkmıştır) bir araya gelmiştir. İran-İsrail-ABD-Türkiye “ne
mutluyuz…” demektedir.
Hani senin müslümanlığın, hani
senin hristiyanlığın, hani senin yahudiliğin!
Tarihte eşi benzeri görülmemiş
bu işbirliği gerçekleşmiş ve devam etmektedir. Yıllardır sürdürülen ya da hala
çeşitli ülkelerde hala devam etmekte olan sözde din savaşları ne hikmetse
Kürtler söz konusu olunca bir kenara bırakıldı. Demekti yıllardır ve hala “din
savaşları” denen olgu boş bir olguymuş. Yahudiler, hristiyanlar, müslümanlar
“el ele Kürt katiline…” seslenişleri her üç dinin kitaplarında mı yazıyor,
yoksa emperyalist güçler ve işbirlikçilerinin kitabında mı yazıyor?
Pek çok konuyu yeniden okuyup,
yeniden gözden geçirmeliyiz öncelikle müslümanlık Kürtlere ne verdiyse
İran-ABD-Türkiye-İsrail işbirliğinde yeniden düşünmelidir.
Abd-İsrail çok doğru
değerlendirilmelidir. Bu ikili ittifakın doğru okunması şarttır. Devamında
Abd-İsrail’in işbirlikçileri olan Türkiye bu ittifakın neresindedir sorusuna
verilecek cevap bizi çözüme de yaklaştıracaktır.
Bu ittifaklar karşısında
geliştirilmesi gereken enternasyonal ittifak oluşturulmadığında bu işgaller,
katliamlar daha da yayılacaktır bu bölgelere.
HASAN HÜSEYİN BEYDİL
01.06.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder