14 Şubat 2016 Pazar

KAPİTALİST İŞGALLERE KARŞI ENTERNASYONAL İTTİFAK ZORUNLUDUR

Abd uzun yıllar Saddam diktatörlüğüne karşı Irak’a yönelik işgalini gerçekleştireli beri hala işgalin amacı olan iki temel yaklaşımda ne ilerleme ne de değişim var. Barış ve demokrasi adına yaptığını iddia ettiği işgalin sonucu sadece milyonlarca ölüm, katliam, yıkım ve yok edişin dışında hiçbir gelişme yok.

Kendi cephelerinden bakıldığında Kürtler açısında tarihsel bir dönüm noktası gibi dursa da özünde böyle olmayan iki yönetim oluştu. Biri Irak merkez yönetimi başında Talabani (Kürt) Kuzey Irak Bölgesel yönetimi (Güney Kürdistan Yönetimi) başında Barzani (Kürt). Her iki Kürt lideri abd işbirlikçiliğinin abd’nin emir eri olmaktan abd silahları generalleri altında yönetimi ellerinde bulunduran atanmış memur olmaktan öte nedirler? Talabani ya da Barzani şu ana kadar hem kendi bölgeleri sayılan coğrafyada ki o bölgeler ABD’de denetim ve yönetiminde Kürtlerin lehine ne yapmışlardır bugüne kadar? Elbette ki hiçbir şey. Bir şey yapmadıkları gibi Kürtlere yönelik saldırı ve katliamlarda işbirliği yapmıştır. Susmaları ya da hiçbir şey yapmamaları işbirliğinden başka hiç bir şey değildir.

Abd Talabani ve Barzani gibi atanmış memurlarıyla Irak yönetimini de ele geçirmiştir. Evet, “ne mutlu Kürdüm diyene” de diyebilecek Kürtler var artık uzun yıllardır “ne mutlu Türküm diyenler ne yaptı ise onlarda farklı bir şey yapmıyor ve yapmayacaklar. Abd’nin Türkiye’de atamış olduğu şimdiye kadar ki yöneticileriyle Irak’ta atadıkları arasında hiçbir fark yok. Tıpkı Türk atanmışlar dünyanın çeşitli yerlerindeki Türklerle ilgili karar alma da yetkili olamadıkları gibi Irak’taki Kürt liderleri de dünyanın çeşitli yerlerindeki Kürtlerle ilgili hiçbir şey yapmamaktadır.

Her iki halkında işbirlikçi atanmış yöneticileri var oldukça her iki halkın kurtuluşu özgürlüğü söz konusu olamaz.

Her iki halkında Müslüman özelliği hiçbir şekilde aralarındaki çatışmaları, katliamları ve saldırıları engellemediği gibi her ikisi de ölenlerine şehit demektedir ki şehitlik kavramı İslami bir kavramdır. Müslümanlık her iki halkı aynı paralelde de birbirine saldırmalarına engel olmamıştır. Müslüman olan İran ki Abd’nin son yıllarda sıkça eleştirdiği, tehdit ettiği ve yavaş yavaş ikinci bir Irak işgalini İran’da devam etmeyi düşünen Abd bir yandan Türkiye’ye hem de İran’a özgürlük hareketini imha etmek için Irak topraklarını bombalamalarına ses çıkarmadığı gibi desteklemektedir. Özgürlük hareketini imha için zıtlar (sözde oldukları ortaya çoktan çıkmıştır) bir araya gelmiştir. İran-İsrail-ABD-Türkiye “ne mutluyuz…” demektedir.

Hani senin müslümanlığın, hani senin hristiyanlığın, hani senin yahudiliğin!

Tarihte eşi benzeri görülmemiş bu işbirliği gerçekleşmiş ve devam etmektedir. Yıllardır sürdürülen ya da hala çeşitli ülkelerde hala devam etmekte olan sözde din savaşları ne hikmetse Kürtler söz konusu olunca bir kenara bırakıldı. Demekti yıllardır ve hala “din savaşları” denen olgu boş bir olguymuş. Yahudiler, hristiyanlar, müslümanlar “el ele Kürt katiline…” seslenişleri her üç dinin kitaplarında mı yazıyor, yoksa emperyalist güçler ve işbirlikçilerinin kitabında mı yazıyor?

Pek çok konuyu yeniden okuyup, yeniden gözden geçirmeliyiz öncelikle müslümanlık Kürtlere ne verdiyse İran-ABD-Türkiye-İsrail işbirliğinde yeniden düşünmelidir.

Abd-İsrail çok doğru değerlendirilmelidir. Bu ikili ittifakın doğru okunması şarttır. Devamında Abd-İsrail’in işbirlikçileri olan Türkiye bu ittifakın neresindedir sorusuna verilecek cevap bizi çözüme de yaklaştıracaktır.

Bu ittifaklar karşısında geliştirilmesi gereken enternasyonal ittifak oluşturulmadığında bu işgaller, katliamlar daha da yayılacaktır bu bölgelere.

HASAN HÜSEYİN BEYDİL
01.06.2008 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder