Filistin’de bir çocuk sol eli
kaldırmış israil’li bir askere “sen kimsin?” diyor ve asker sadece çocuğa
bakıyor.
Çocuğun yüzündeki ifade “ne
istiyorsun benden, yeterince can almadın mı, bunca ölüm yetmez mi?” diyor asker
sadece çocuğa bakıyor.
Çocuğun bu isyanı bu direnişi
karşısında asker sessiz, suskun.
Çocuk uzaklaşıyor,
uzaklaşıyor, uzaklaşıyor ve yerden bir taş alıyor askere fırlatıyor daha taş
askere gelmeden askerin silahından çıkan mermiler çoktan çocuğun ciğerlerini
paramparça ediyor.
Ve taş askerin sadece ayağının
dibine düşüyor.
Çocuk isyan ediyor, direniyor
ve ölüyor.
Asker susuyor, susuyor,
susuyor ve ateş ediyor öldürüyor.
Taş ve silah olmuyor, olmuyor,
olmuyor.
Askerin taşa taşla cevap
vermesini bekliyor çocuk çünkü bunu oyun sanıyor.
Oysa asker oyun oynamıyor
çekiyor, vuruyor ve öldürüyor.
Çocuk bunu oyun sanıyor, oysa
bu oyun değil.
Asker bunu görev sanıyor, oysa
bu görev değil.
İsyan, direnme ve ölüm ve
öldürme.
Çocuk bunu oyun sanıyor, asker
bunu görev sanıyor.
Oysa bu oyun değil, oysa bu
görev değil.
HASAN HÜSEYİN BEYDİL
09.03.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder