İttihat Terakki komitacılığı
çözümlemesi yapılmadan mevcut durumu, tarihsel süreci, egemenlerin üretici
güçler üzerinde yarattığı baskı, zulüm, inkâr, imha, katliam, sömürü düzeninin
anlamak oldukça zordur. Dolayısıyla İttihat Terakki’nin incelenmesi önemlidir.
Yaşadığımız coğrafyadaki
sorunların önündeki en önemli engel halen faaliyette bulunan İttihat Terakki
anlayışıdır. Yüzyılı aşkın faaliyetleriyle ülke genelindeki çözümlerin önünde
engel olmaya devam ediyor. İttihat Terakki özünde pek çok çevre tarafından ne
kadar Türklerden oluşan bir parti gibi dillendirilse de kökleri
araştırıldığında Türklerle ve Türklükle de ilgileri yoktur. Farklı uluslardan
ve farklı dinlerden olan kurucuları özünde Türklükle ilgileri olmadığı halde
hem Osmanlı döneminde Abdülhamid’e yönelik, hem de cumhuriyet döneminde Mustafa
Kemal’ e karşı saldırmışlardır, her iki rejimde de kendi çıkar ve menfaatlerini
ön plana çıkarmaya çalışmışlardır. Detaylarıyla incelendiğinde halen devam eden
sistem de dâhil olmak üzere yüzyılı aşkındır bu coğrafyada aynı İttihat Terakki
komitacılığı devam etmektedir.
Kurtuluş Savaşı sırasında
Mustafa Suphi ve arkadaşları ülkeye dönerek destek oldular. Osmanlı’dan geriye
kalan halklar arasında pek çok kesim de kurtuluş savaşına destek oldu. pek çok
farklı inanç, düşünce, ulusal kimlikten çevreler kurtuluş savaşında Mustafa
Kemal’in etrafında mücadeleye destek verdiler. Zaman içinde bu desteği
verenlerle olan uzlaşma sona erdi ve önde gelenleri katledildi. Mustafa
Suphi’de bunlardan birisidir. Denizde boğularak öldürülen Mustafa Suphi ve arkadaşlarının
tasfiyesiyle hızla antikomünizm anlayışı süratle ilerlemeye başladı.
Cumhuriyetin kuruluşunda
dönemin komünistlerinin, Lenin’in katkıları ve destekleri ayrıca diğer düşünce,
inanç, ulusal yapılarda cumhuriyetin yanında yer almışlardır. Emperyalizme
karşı gerçekleştirilen geniş cepheli birlik anlayışı çerçevesinde savaş
kazanıldı ardında da birlikte hareket eden güçler cumhuriyeti gerçekleştirdi.
Ancak emperyalizm bu savaşın ve cumhuriyetin başarısını gerçekleştirenleri adım
adım parçalamaya başladı. Ortak mücadele anlayışı içeresindeki farklı inanç,
düşünce ve ulusal yapılar zamanla tasfiye edilmekle kalmadı pek çoğunun da
imhası da gerçekleşti. Komünistlerin dönümün öncüleri olan Mustafa Suphi ve
arkadaşları da cumhuriyetin imha politikasından nasibini aldı. Elbette bu
özellikle İngiltere’nin başını çektiği emperyalizmin cumhuriyete biçtiği yeni konsept
(kavram) olarak yerleşmeye başladı.
Günümüzde Mustafa Suphi ve
arkadaşlarının düşüncelerine halen savunduğunu iddia edenler bugün
sol-sosyalist-devrimci birlik-blok-cephe içerisinde yer alarak onların
anılarını yaşatmalıdırlar. Genel olarak duruş ve savunu olarak kendini solda
görenlerin özellikle son yıllarda hiçbir teorik, kuramsal, felsefi gerçekliği,
bilimselliği olmayan sözde liberalsol, islamisol, ulusalsol, vs gibi solun
temel bilimsel ve felsefi tarihsel gerçeğine uymayan tamamen burjuvazinin
eliyle oluşturulan genel ve kapsayıcı tanımıyla işbirlikçisol anlayıştan
ayrılarak esas geçmişine sahip çıkan solun bilimsel sosyalizme yüzünü
dönmelidirler.
Burada yer alabilecek çevreler
tekerleme misali tek tek saymadan emek-sermaye, ezen-ezilen, sömüren-sömürülen
çelişkileri çerçevesinde bilimsel sosyalist bir anlayış içerisinde bir araya
gelmelidir. Anadolu ve Mezopotamya halkların tarihsel kişilikleri, düşünceleri,
bilimsel bir bakış açısıyla incelendiğinde bu mücadele birliğinin esas
kaynakları ve temelleri görülecektir. Yine burada tek tek isimleri saymaya
gerek olmayan sosyalizm ve toplumsal mücadele tarihi içerisinde yerleri almış
öncü, önder kişilileri, eylemlerini, düşünceleri daha derin bir algılama ile
araştırmalı ve incelenmelidir bu çalışmalar birlik-blok-cephe anlayışını daha
da güçlü kılacak en temel değerdir.
Halen günümüzde açık net bir
şekilde İttihatçıların Mustafa Suphi’yi öldürdüğü açıkken halen Suphi ve arkadaşların
anısına bağlı olduğunu iddia eden çeşitli çevreler ittihatçı zihniyetin devamı
olan unsurlara destek vermektedir. Bu hem Suphi ve arkadaşlarına hem de onların
düşüncelerine sadece ihanet değil onların mücadelesi inkâr ettiklerinin
ispatıdır.
Cumhuriyet döneminde topyekun
bakılırsa 21,60,80 anayasaları yapılmıştır. Bunlardan ilki beğenilse de
beğenilme de devrim sonrası diğer ikisi ise askeri darbelerle yapılmıştır.
Zaman zaman değişlikler meclis aracılığı ile yapılmış olsa da normal koşullarda
meclis topyekûn bir anayasa yapamamıştır. Zaman zaman ne kadar anayasa
değişikliğinden bahsedilse de ne kadar iyi niyetle umutla bakılsa da hiçbir
meclisin ya da hükümetin topyekûn anayasa yapmak gibi bir derdi yok.
Emperyalizmin cumhuriyetin
başından beri bu coğrafyadaki farklı düşünce, inanç ve ulusal kimliğe sahip
olanların birlik-blok-cephe oluşturmaması için azami hızla çalışmaları devam
ediyor. Zaman zaman muhalif güçlerin bu dengeyi bozma isteği her zaman imha, inkâr,
katliam, işkence, açlık, yoksulluk, zaptu rap altına alınmaya çalışmıştır. Bu
da daha çok darbelerle, sıkıyönetimlerle, olağanüstü hallerle, baskı ve
zulümler olmuştur. Emperyalizmin mevcut sistemi Anadolu ve Mezopotamya halkları
üzerinde uyguladığı her türlü inkâr ve imha girişimleri ancak halkların
birlik-blok-cephe çerçevesinde birleşik mücadele yapmasıyla son bulabilir.
Bu birlik-blok-cephe anlayışı
tek başına sadece sözde, lafta, arada bir, zaman zaman konuşularak
gerçekleştirilecek bir konu değildir. Bunun gerçekleşebilmesi için gerekir de
uzun yıllar toplumun önde gelen öncü kadrolarının uzun yıllar oturtup öncelikli
olarak birlik-blok-cephe stratejisini ve taktik planlamaları adam akıllı yapması
gerekmektedir. Aksi halde bir araya geliyoruz, geldik, gelmek üzeriz deyip
deyip daha sonra küstüm oynamıyorum deyip daha sonrada az olsun benim olsun
mantığıyla özel mülkiyetçi iktidarcı işbirlikçi sol konumlarına düşülmemelidir.
Ezilenlerin sömürülenlerin üç beş öncünün iki dudağının arasına bakarak
beklemesi, umut bağlaması ve sonuç alınması noktasında yıllardır halen bu
birlik-blok-cephenin gerçekleşmemesi konusunda önünde en önemli olan engelleri
ortaya koyup onları teşhir edip gerekirse yargılanıp uygun görülen cezanın
verilmesi şartı olmaksızın bu bir parmak bal çalar gibi birlik-blok-cephe
oluşturalım adı altında daha da parça parça olalım esasına dayanan sözde
hareketleri açığa çıkarmalıyız ve onların sadece tasfiyesi değil imhasının
gerçeklemesi birlik-blok-cephenin önündeki en temel kararlardan bir tanesidir.
Anayasa da başta olmak üzere
ancak bilimsel sosyalizm temelinde oluşturulacak birlik-blok-cephe çerçevesinde
gerçekleştirilecek bir güç pek çok değişimi dönüşümü gerçekleştirebilir. İşte o
zaman düşünce, inanç, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, gönüllü
birliktelik, gönüllü ayrılık hakları, cinsiyet ayrımı, çevre sorunları vs
konular ancak o zaman çözüme yönelik çalışmaların daha da sağlıklı yürümesini
sağlar. Darbelerle, seçimlerle, sözde yasal anayasal değişikliklerle, avrupa
birliğiyle, abd desteğiyle, muhafazakârlıkla, az olsun benim olsunla, iktidar
olma ve asla iktidarsız yaşayamama, vd düşünceleriyle asla ezen ezilen sömüren
sömürülen yöneten yönetilen çelişkileri ortadan kalkmaz.
Mustafa Suphilerden günümüze
kadar gelen mirası doğru değerlendirip doğru anlamalıyız. Bu süreç nasıl kimler
tarafından neden engellendi, sekteye uğratıldı, bu mirası taşıdığını iddia
edenler neden inkâr ve imhayla karşılaştı ve bunu sistemin hangi güçleri ve
hangi anlayışları gerçekleştirdi bunu çok net bir şekilde topluma toplumun her
kesime açık net bir şekilde anlatılması şarttır. Kimler bu mirası devam
ettirendir kimler bu mirasın devamı adına bedel ödemiştir kimler daha yarı
yolda işbirlikçi konumuna düşmüştür bunlar açığa çıkarılmalıdır. Bu sürecin
açık net bir şekilde açığa çıkması birlik-blok-cephe sürecini daha da
hızlandıracaktır.
Mustafa Suphi’den günümüze
kadar sözde sol odluğu iddia edilen çok geniş çevreler devlet eliyle kontrol
edilmiştir ve halende kontrol ve denetim altındadır. Solun geniş kesimleri mevcut
sistem tarafından şekillendirilmek de sevk ve idare edilmektedir. Hemen hemen
her dönemde sahte sol, sosyalist, komünist partiler kurulmuştur. Bunların hiç
birinin uzun soluklu mücadeleye devam edememesinin, halk içinde, sınıf içinde
geniş kitlelere ulaşamamasının temel nedenlerinin başında bunların devlet
denetli ve yönetilen partiler olmasıdır. Bunlar bu coğrafyadaki farklı düşünce,
inanç, ulusal yapılardan gelen halkların birlik-blok-cephe anlayışı etrafında
mücadele, kurtuluş, özgürlük temelinde buluşmalarını birleşmelerinin önündeki
en güçlü unsurlardır.
İngilizlerin ittihatçı
zihniyetlerde devam ettirdiği millet ve din temelli unsurlara bel bağlayarak
hala devam ede gelen mevcut sitemin değişebilmesi Mustafa Suphi şahsında
günümüze kadar yapılan her türlü katliamın açığa çıkması ile bir başlangıç
yapılabilir. Elbette bu hâkim sınıflar tarafında istemekle bunlar pek
gerçekleşecek gibi değil.
İttihatçıların katlettiği
Mustafa Suphi ve arkadaşlarına yönelik bu saldırının ana hatlarıyla açığa
çıkarılması İngiltere ve İttihat Terakki Komitacılığının günümüze kadar mevcut
sistemin korunup, kollanması, geliştirilmesi halen ayakta tutulmasını daha net
anlayabiliriz.
HASAN HÜSEYİN BEYDİL
14.08.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder