BİNDOKUZYÜZDOKSANİKİ
TARİHİN SIÇRADIĞI YIL
Geçmişe
bakarak günümüzü ve geleceği anlamaya çalıştığımız sıkça bilinir. Bugünden
geleceği bilmek, görmek ise başka bir durumdur. Geleceği bugünden okumak ve ona
göre hareket etmek. Gelecek ise sadece falcıların, kâhinlerin, medyumların,
astrologların vs işi gibi anlatılır son sömürgeci sistem olan kapitalizmde dâhil
tüm sömürgeci sistemlerde. Oysa falcıların, kâhinlerin, medyumların,
astrologların geleceği okumaya ilişkin yeteneklerinin ne kadarı insana ve doğa
uygundur ya da insanın ve doğanın sömürüsüne karşı ne kadar uygundur.
Bugünden
geleceği görebilmek devrimci teori ve pratiğin temel öznelerinden biridir.
Geleceği
doğru okuyamayan geleceği bugünden anlayamayan hiçbir devrimci teori ya da
pratik ayakta kalamaz.
Devrimcilik
salt eyleme dayalı bir yaşam tarzı değildir ya da salt teoriye dayalı da bir
yaşam tarzı değildir. Her ikisi de birbirinden kopmaz bağlarla bağlıdır.
Bunların yanı sıra devrimci aynı zamanda hem teorik olarak hem pratik olarak
bugünden geleceği görmek, anlamak, okumak ona göre kararlar almak zorundadır.
Devrimci
ne kadar geleceği görebilirse o kadar ayakta kalabilir.
Sonuçlarını
önceden anlamak, görebilmek gerekir her hangi bir teorinin ya da pratiğin.
Sonrasında yalpalanılacaksa, sonrasında dağılınıcaksa, sonrasında
parçalanacaksa dahi bunların hepsini bugünden görmektir devrimcilik.
Geleceği
bugünden görememek gericiliktir, karşıdevrimciliktir.
Tarihin
hangi noktasında, hangi aşamasında, ne zaman ve nasıl dönebileceğini ve insanın
ve doğanın sömürülmediği bir dünyaya olan umudun daha fazla nasıl ve ne zaman
büyüyüp büyüyemediğini görebilmektir devrimcilik.
Günümüzde
kapitalizmin göklere çıkardığı falcılar, astrologlar, medyumlar neden mi bu
kadar çoğaldı, neden mi bunlar bu kadar çok prim yapıyor, sorusunun cevabı
insanların büyük bir çoğunun insanın ve doğanın sömürüsü karşısında hiçbir şey
yapamadıkları için insana ve doğaya ait ne kadar umutları varsa bunu
kaybetmelerinden dolayı başka başka umutlar başka başka hayaller başka başka
gelecekler görmek, bilmek istiyorlar.
Devrimci
umudun, devrimci geleceğin, devrimci kurtuluşun nerede ve nasıl kiminle ve ne
zaman olacağına dair herhangi bir cevabı olmayanlar, herhangi bir aidiyeti
olmayanlar, kendini, kişiliğini, kimliğini, yaşam tarzını, dünya görüşünü
belirleyemeyenler insana ve doğaya dair hiçbir şey yapamamanın ve insandan ve
doğadan kopmuş birer sadece varlık olarak kendini gelecek, umut, kurtuluş adına
falcılara, kâhinlere, astrologlara, medyumlara atmaktadır.
Bu
insanın insanı ve doğayı sömürmeye başladığı günden günümüze kadar devam
edegelen bir sistemdir. Evet, bu başlı başına bir sistemdir. Bu sistem sadece
falcılara, kâhinlere, astrologlara, medyumlara atmak demek değildi elbette,
zamanla bu sistem yani gelecek, umut, kurtuluş vs gibi duygu ve düşüncelerinin
bir karşılığı olmalıydı ve o karşılığı sadece bunlarla dolduramazdı ve zamanla parlamento,
hükümet, iktidar, düzen, yargı, yasama, yürütme, başkanlık, sultanlık, krallık,
anayasa, yasa, emir, yasak ve daha pek çok devleti ve iktidarı sözde geleceği,
umudu ve kurtuluşu temsil eder hale getirdiler oysa gerçek bunun tam tersidir.
HASAN
HÜSEYİN BEYDİL
21.11.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder