16 Şubat 2016 Salı

BİNDOKUZYÜZDOKSANİKİ TARİHİN SIÇRADIĞI YIL

Geçmişe bakarak günümüzü ve geleceği anlamaya çalıştığımız sıkça bilinir. Bugünden geleceği bilmek, görmek ise başka bir durumdur. Geleceği bugünden okumak ve ona göre hareket etmek. Gelecek ise sadece falcıların, kâhinlerin, medyumların, astrologların vs işi gibi anlatılır son sömürgeci sistem olan kapitalizmde dâhil tüm sömürgeci sistemlerde. Oysa falcıların, kâhinlerin, medyumların, astrologların geleceği okumaya ilişkin yeteneklerinin ne kadarı insana ve doğa uygundur ya da insanın ve doğanın sömürüsüne karşı ne kadar uygundur.

Bugünden geleceği görebilmek devrimci teori ve pratiğin temel öznelerinden biridir.

Geleceği doğru okuyamayan geleceği bugünden anlayamayan hiçbir devrimci teori ya da pratik ayakta kalamaz.

Devrimcilik salt eyleme dayalı bir yaşam tarzı değildir ya da salt teoriye dayalı da bir yaşam tarzı değildir. Her ikisi de birbirinden kopmaz bağlarla bağlıdır. Bunların yanı sıra devrimci aynı zamanda hem teorik olarak hem pratik olarak bugünden geleceği görmek, anlamak, okumak ona göre kararlar almak zorundadır.

Devrimci ne kadar geleceği görebilirse o kadar ayakta kalabilir.
Sonuçlarını önceden anlamak, görebilmek gerekir her hangi bir teorinin ya da pratiğin. Sonrasında yalpalanılacaksa, sonrasında dağılınıcaksa, sonrasında parçalanacaksa dahi bunların hepsini bugünden görmektir devrimcilik.

Geleceği bugünden görememek gericiliktir, karşıdevrimciliktir.

Tarihin hangi noktasında, hangi aşamasında, ne zaman ve nasıl dönebileceğini ve insanın ve doğanın sömürülmediği bir dünyaya olan umudun daha fazla nasıl ve ne zaman büyüyüp büyüyemediğini görebilmektir devrimcilik.

Günümüzde kapitalizmin göklere çıkardığı falcılar, astrologlar, medyumlar neden mi bu kadar çoğaldı, neden mi bunlar bu kadar çok prim yapıyor, sorusunun cevabı insanların büyük bir çoğunun insanın ve doğanın sömürüsü karşısında hiçbir şey yapamadıkları için insana ve doğaya ait ne kadar umutları varsa bunu kaybetmelerinden dolayı başka başka umutlar başka başka hayaller başka başka gelecekler görmek, bilmek istiyorlar.

Devrimci umudun, devrimci geleceğin, devrimci kurtuluşun nerede ve nasıl kiminle ve ne zaman olacağına dair herhangi bir cevabı olmayanlar, herhangi bir aidiyeti olmayanlar, kendini, kişiliğini, kimliğini, yaşam tarzını, dünya görüşünü belirleyemeyenler insana ve doğaya dair hiçbir şey yapamamanın ve insandan ve doğadan kopmuş birer sadece varlık olarak kendini gelecek, umut, kurtuluş adına falcılara, kâhinlere, astrologlara, medyumlara atmaktadır.

Bu insanın insanı ve doğayı sömürmeye başladığı günden günümüze kadar devam edegelen bir sistemdir. Evet, bu başlı başına bir sistemdir. Bu sistem sadece falcılara, kâhinlere, astrologlara, medyumlara atmak demek değildi elbette, zamanla bu sistem yani gelecek, umut, kurtuluş vs gibi duygu ve düşüncelerinin bir karşılığı olmalıydı ve o karşılığı sadece bunlarla dolduramazdı ve zamanla parlamento, hükümet, iktidar, düzen, yargı, yasama, yürütme, başkanlık, sultanlık, krallık, anayasa, yasa, emir, yasak ve daha pek çok devleti ve iktidarı sözde geleceği, umudu ve kurtuluşu temsil eder hale getirdiler oysa gerçek bunun tam tersidir.

HASAN HÜSEYİN BEYDİL

21.11.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder