27 Mart 2016 Pazar

“KOCANI İKNA ETMEZSEN, ÖLECEKSİNİZ, SÖYLEMEDİ DEMEYİN!”

“Kraliçe kocanı ikna et yoksa öleceksin, pardon öldürüleceksin” başlıklı bir haber yayınlandı. Nerede bir Arap gazetesinde. Adı mı, çok önemli değil. Birkaç aydır süren isyan hakkında kraliçe ilk kez konuştu. Gazete bu yazının yanına şöyle bir yorum ekledi. “Kocanıza söyleyin, akıllı olsun, kan dökmeyi bıraksın, onu ikna edin, aksi halde sizde onunla birlikte öleceksiniz…”

Kraliçe, ülkesinde başlayan mevcut yönetim karşıtı isyanlarla ilgili ilk kez konuştu. Kendisi de bir Arap ülkesi doğumlu olan kraliçe aynı ülkede estetik cerrahken tanıştığı kocasıyla evlenme kararı almıştı. Aylardır süren isyanlarla ilgili bir Arap gazetesine değerlendirmeler yapmayı tercih etti.

Fakat kraliçenin düşüncelerinin yayınlandığı gazete, kraliçeye çok ağır sözlerle yüklendi. Kraliçe gazeteden gelen teklifle şu açıklamaları yaptı: eşim sadece herhangi bir grubun değil tüm ülkenin devlet başkanıdır. Kraliçe olarak elimden geldiğince pek çok sosyal sorumluğu gerçekleştirdim, ihtiyacı olanları destekleyen pek çok projeyi hayata geçirdim. Özellikle kırsal kesimin kalkınması için halen çalışıyorum. Çoğu zamanda eşime yardımcı ve destek oluyorum. Ayrıca da farklı düşüncelerle ayrılıkları ortadan kaldırmak için elimden geldiğinde diyalogları geliştirmeye çalışıyorum, hatta bunu her zaman teşvik ediyorum. Şiddete uğrayan aileleri de sık sık ziyaret ediyorum.
Gazete kraliçenin bu açıklamalarına ilişkin birde yazı yayınladı.

“Eşinize söyleyin aklını başına alsın, yapmış olduğu şiddeti durdursun ve farklı düşüncelerde olanlarla görüşmelere, müzakerelere başlasın” başlığıyla yazıda şu ifadeler yer aldı: kraliçe siz birkaç yıl önce çok modern biri olarak görünüyordu. Sizin duruşunuz eşinizin diktatörlüğünü değiştiriyordu. Görüyoruz ki eşiniz pek çok operasyonla binlerce insanın ölümüne sebep olmaktadır. Ölenlerin aileleriyle görüşmeniz takdire şayandır. Bu merhametiniz sadece kocanızın askerlerinin ailesi için mi geçerli yoksa diğer isyancıların aileleri içinde geçerli mi? Bu görüşmeleriniz yanında daha önemli olan bu ziyaretlerinizin yanında eşinizle görüşüp isyancılara yönelik operasyonları durdurmasını sağlayın. Siz de eşiniz bir an önce bu yolu seçin. Çevrenizdeki, ailenizdeki, yönetiminizdeki şiddeti savunanlarının derhal görevine son verdirin, askeri operasyonlara son verin.  Bunu gerçekleştirdiğiniz zaman hem sizin hem de eşinizin hayatı bağışlanacaktır. Yani sizi affedeceğiz. Bu dediklerimizi kelimesi kelimesine yaparsanız eşinizin ve sizin hayatı devam eder ve sessiz sedasız yönetimden elinizi çekerek çekilip dilediğiniz yere gidebilirsiniz. Yok, eğer isyancıları askeri baskı ve şiddetle sürdürürseniz ülkenizin her karışı kan deryasına döner. İktidarınız, hükümetiniz, yönetiminiz kısacası her şeyiniz yerle bir olur ve siz, eşiniz çoluğunuz çocuğunuz, yaşlınız, genciniz katledilir. Kısacası hepinizin katli vacip olur. Hepiniz kanlarınızda boğulursunuz.

Bu arada BM güvenlik konseyinin kraliçenin eşine tüm görevlerinden elini çekmesiyle ilgili bir karar tasarısı yayınladı.

Soru: Yukarıda röportaj yapılan kraliçe hangi ülkenin kraliçesidir?

Büyük Britanya (İngiltere) (Meşruti Krallık)
Avusturalya (Federal Meşruti Monarşi)
Kanada (Meşruti Monarşi)
Yeni Zelanda (Meşruti Monarşi)

Belçika (Meşruti Krallık)
Danimarka (Meşruti Krallık)
Hollanda (Meşruti Krallık)
Liechtenstein (Parlamenter Monarşi)
Lüksemburg (Meşruti Monarşi)

İsveç (Meşruti Krallık)
Norveç (Meşruti Krallık)

İspanya (Meşruti Krallık)
Monako (Meşruti Monarşi)
Vatikan (Seçime Dayalı Mutlak Monarşi)
Grenada (Meşruti Monarşi)
Lesotho (Monarşi)

Cevap: Hiç biri. Çünkü hepsi demokrasiyle yönetiliyor. Hiç birinde isyan olmaz. Hiç birinde insan hakları gasp olmaz. Hiç birinde emek sömürülmez. Hepsinde de halklar özgürdür, eşittir. Huzur, mutluluk, refah, tavan yapmıştır hepsinde. İşsizlik yok hiç birinde. Sosyal güvence, sağlık sorunu yaşanmaz hiç birinde. Hiç birinde sendikasız işçi yok. Hepsinde her türlü din ve vicdan hürriyeti var. Hepsinde her türlü düşünce özgürce savunulur. Kadına şiddet hiç birinde yok. Çocuk ölümler yok. Uyuşturucu bağımlılığı yok. AİDS yaygın değil. Fuhuş hiç yok. Namus cinayetleri yok. Hak gaspları yok. Azınlıkların hepsi anadilde eğitim yapıyor. Katliam asla olmaz. Soykırım hiç yok. Dünyanın hiçbir yerini sömürmediler. Afrika’nın, güney amerika’nın yeraltı ve yerüstünün kanını emmediler. Hiç birinin dünya savaşlarıyla ilgisi yok. Hiç biri asla ve asla emperyalist değil, kapitalist değil hele hele içlerinden hiç birinden faşist çıkmaz. Örneğin İrlandalılar ve Katalanlar asla ama asla özgürlük mücadelesi vermediler. Faili meçhul cinayet hiç olmaz. Askeri darbe olmaz. İşkence olmaz. Gözaltı tutuklama yok. Cezaevi diye bir kurum hiç birinde yok. Göçmenler tümünde birinci sınıf vatandaştır. Göçmenlerle normal vatandaşlar aynı mahallede oturur. Hiçbir göçmenin evi naziler tarafından yakılmaz. Irkçılık asla bu ülkelerde olmaz. Mayaların, Azteklerin, İnkaların, Kızılderililerin, Aborjinleri, Afrikalıların hiçbirinin soykırıma uğraması, köleleştirilmesi, vahşi muamelesi görmesi söz konusu bile değildir. Amerika ve kıtasına asla ama asla coğrafi keşifler sırasında sömürüye katliama gitmemişlerdir, sadece yaz tatili yapmışlardır. Ayrıca dünyada hiç ama hiç kapitalist işbirlikçi ülkeleri jandarmaları yapmazlar. İnsan hakları, demokrasi, eşitlik, özgürlük, barış bu ülkelerin en temel ilkeleridir ve bütün güçleriyle tüm dünyaya bunu yaymaya çalışırlar. Dünyanın neredeyse yarısından fazlasını şantiyeye çevirip ne petrol ne doğalgaz, ne altın, ne elmas ve daha pek çok maden yataklarını onlar işletmemiştir. Özellikle amazon ormanlarının yarısından fazlasını kesip biçim ozon tabakasının delinmesine de bunlar sebep olmadı. Nükleer santralleri, nükleer silahları asla almaz, yapmazlar. Baraj yapacağız enerji elde edeceğiz gibi yalanlarla dünyanın pek çok ülkesindeki doğal yaşamı yıkıma asla uğratmazlar. Sırf karılarının, kızlarının lüksü keyfi için milyonlarca hayvanın kürkü için nesillerini tüketmezler. Nerede ne kadar tarihi eser varsa çalmazlar. Uyuşturucu kaçaklığı asla yapmazlar. İstihbarat örgütleriyle başka ülkelerde darbe yapmazlar. Hepsi ama hepsi modern, çağdaş, ileri, uygar, medeni ülkelerdir. Onlar sabah akşam insan hakları, demokrasi, barış, eşitlik, özgürlük kavramlarıyla yatar kalkarlar. Tüm dünyanın da böyle olması için her türlü fedakârlığı yaparlar.

Yukarıdaki kraliçe elbette avrupalı bir kraliçe ama hangisi biz bulamadık. Artık bu Arap gazetesi bir gün bu kraliçeyi açıklar umarız!

HASAN HÜSEYİN BEYDİL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder