HER ALEVİ, KIZILBAŞ ALEVİ
DEĞİLDİR
“korkulan Kızılbaş Aleviliğin
değerlerinin boşaltılarak egemen sınıfın düşüncesiyle ortak hareket ettirildiği
hatta egemenlerin çıkarını koruyan bir siyasi yapıya entegre olan Kızılbaş
Aleviliğine her zaman ihtiyaç olur. Aleviler bugün devletin maşası konumuna
gelmiştir. Üzülerek söylüyorum. Özgürlük hareketine terörist yaftası giydiren
bir Alevilik her zaman için devletin ve laik sistemin koruyucusu ve
himayesindedir. Bu yüzden bu şekliyle Aleviliğe yönelik bir katliamın oluşumu
düşüncesi olmaz beklenilmez. Ne zaman Alevilik tarihsel değerlerine sarılırsa
...” H. S.
1-Kızılbaş Aleviliğinin
değerlerinden korkulacak hiçbir şey yoktur. Bu değerler ortak yaşamı, ortak
mülkiyeti, özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği, komünal yaşamı savunduğu için
sömürgeci, inkârcı, imhacı sistemlerin egemenleri çağlar boyu bu değerleri
savunanları katletmeyi politika haline getirmiştir.
2-Aleviler deyince Kızılbaş
Aleviliği anlaşılmamalı. Her Alevi de Kızılbaş Alevi’si değildir. Hele hele
günümüz koşullarında bazı çalışmalar, faaliyetler, kurumlar incelendiğinde
aradaki fark görülecektir. Kızılbaş Aleviliği egemen sınıfların hiç biriyle
ortak hareket etmemiştir. Mevcut sistemle ortak hareket eden durumunda olsa
idiler, defalarca katliama uğramazdı. Üç beş yerde üç beş makam mevki
verilmesiyle, üç beş yerde üç beş kuruş kazanacak işe sahip olmakla egemen
sınıfların çıkarlarını koruyan durumunda değildir. Yaşadığımız coğrafyada
Kızılbaş Alevilerinin sahip olduğu ekonomik, sosyal, politik, bürokratik
konumlara bakıldığında ne kadar egemen sınıflarla ortaklaşıp ortaklaşmadığı
görülecektir.
3-Hiçbir şekilde ya da şartta
Kızılbaş Alevilerini devletin maşası olduğu iddia edilemez. Böyle bir iddiayı
savuna bilmek için Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi ve daha nice
katliamın olmadığını varsaymaktır. Mevcut sistem bu katliamları öylesine
sürekli kılmıştır ki soykırım amaçlı devam ettirmekte. Bu soykırım sadece asmakla,
kesmekle, yakmakla, öldürmekle olmamaktadır. Bu soykırım Kızılbaş Aleviliğinin
değerlerinin inkârı ve reddi üzerine kuruludur. O değerlerin ne olduğunu
sömürgeci egemen sınıflar çok iyi bildikleri içindir ki tarih boyunca bu
soykırıma devam etmektedir. Ne acıdır ki kendini Alevi sayanlar ya da Alevi
oldukları şüpheli olanlar hatta hatta Alevilerin içinde Alevi olduklarını iddia
eden egemen sınıfla her an işbirliğinde olanların soykırımı anlamaları
şaşılacak bir durum değildir. Kızılbaş Alevi Soykırımı hemen bir gecede uykuya
yatıp kalkıp sabah tamam “anladım” denilecek türden bir durum değildir.
4-Devlet laik düzen içinde
Alevileri himayesine almış kesinlikle doğru!, öylesine bir himaye ki Koçgiri,
Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamları esasında himaye altına alan
devlet tarafından değil gökten zembille inen uzaylılar tarafından yapılmıştır!
5-Türkiye ve Kürdistan
devrimci hareketlerinin tarihini incelemek şarttır. Aksi halde neyin nerede,
kimin kim olduğu anlaşılamaz. Öne çıkarmak ya da pozitif ayrımcılık adına
değilse de istatistiklere bakıldığında nedense en çok önderlik, öncülük yapan
en çok ölen, sakat kalan, en çok sürgün edilen, en çok cezaevlerinde olan,
asılan, işsiz bırakılan, açlık grevlerinde ve ölüm oruçlarında ölen, halen hem
Türkiye ve Kürdistan’daki dernek, parti, sendikalarda örgütlü olanlar yine
Kızılbaş Alevilerdir. Derneklerden, sendikalardan, partilerden yarın ellerini
ayaklarını Kızılbaş Aleviler çeksin bakalım sonuç ne oluyor. İstatistikleri tek tek isim isim saymaya
kalkarsak sayfalar dolusu isim içeresinde Kızılbaş Alevilerin yüzdesi bile tek
başına onların egemen sınıflar yanında mı yoksa devrimci hareketler yanında mı
olduğunu göstermeye yeterlidir.
6-Şöyle adım adım geriye
sarsak tarihi Gazi, Sivas, Çorum, Maraş, Dersim, Koçgiri katliamlarının hangisi
olmadan önce kim kaç kişi bu katliamların olabileceğini iddia edebilirdi, ama
oldu. Bugün Kızılbaş Alevilerinin egemen sınıfların koruması altında olduğunu
egemen sınıfların onları himaye ettiği düşüncesi akıl tutulması değildir,
akıldan yoksun olmaktır. Akıl ki insanı insan yapan en temel özelliktir. Hatta
hatta bunu söyleyenlerin kendilerini Alevi olarak gördüklerini iddia edenler
tarafından söylenilmesi ise çift katlı akıl tutulmasıdır.
7-Genel de yukarıda açıklanan
konular daha çok chp’yi destekleyen aleviler için söylendiği pek çok çevre
tarafından bilinmektedir. Ne chp ne de onu destekleyen Alevilerle anlatmaya
çalışılan Kızılbaş Aleviliğinin ilgisi alakası yoktur. Unutulmamalıdır ki bu
coğrafya da ve dünya da kendine demokratım, solcuyum, sosyalistim,
özgürlükçüyüm, barıştan yanayım diyen pek çok akım vardır. Ancak bunları
söyleyenlerin gerçekliğine bakıldığında bu kavramların hiç birini savunmadığı
tam tersine pratikler ortaya koymuştur. Örneğin abd Irak’ı ve pek çok yeri
işgal ederken oraya özgürlük, barış, demokrasi götürdüğünü iddia etmiştir.
Peki, ne götürmüştür? Hollanda, Portekiz, İspanya, İngiltere, Afrika’ya,
Amerika’ya, Hindistan’a, Ortadoğu’ya, Avustralya’ya giderken oraya uygarlık,
medeniyet, insanca yaşam götürmüştür! Peki, ne götürmüştür? Halen devam eden
“arap baharı” adıyla arap ülkelerine emperyalizm diktatörlerin, totaliter,
otoriter rejimlerin yıkılması yerine demokrasinin gelmesini iddia etmektedir.
Peki, sonuç nedir? Herhangi bir düşünce, ideoloji, politika, inanışı
savunanların hepsini torlayıp toplayıp tek bir yere yamamak o insanların
gerçekliğini, tarihselliğini, inkârdır. Günümüzde unutulmamalı ki hangi
ulustan, dinden, mezhepten, ideolojiden, sınıftan, inanıştan, kültürden olursa
olsun insanlar pek çok siyasal sistemi savunuyor, destekliyor. Alevilerinde
içerisinde pek çok siyasal akımı destekleyen, savunan mevcuttur. Tıpkı diğer
pek çok ulus, halk, topluluk vs. gibi. Bugün denilebilir mi tüm Araplar x
partisinden, tüm yahudiler y partisinden, tüm Ermeniler z partisinden, tüm
müslümanlar q partisinden, tüm işçiler w partisinden bu örnekler
çoğaltılabilir. Hiçbir ulusu, halkı, sınıfı, inanışı, tek başına tek bir
partiye yamamak hem ahlaki değildir, hem ilkelilik değildir, hem siyasal
değildir. Bu türden bir yamama sadece karşı devrimciliğe hizmettir.
8-Bu coğrafya egemen güçlere
karşı mücadeleye ilk başlanıldığı günden günümüze kadar Kızılbaş Alevilerinin
bu mücadeledeki yerini bilmemek sadece tarih bilgisinin eksikliği değildir. Bu
sorun bin yıllardır devam eden inkâr, imha rejimlerinin öylesine beyinlere
yerleşmiştir ki Alişer’i katleden kirvesi neyse, Pir sultan karşısında Hızır
paşa neyse bu böylesine bir şeydir.
9-Alevileri sadece chp’de
görenlerin bir gün olsun bu coğrafyada yapılan en küçük muhalif
toplantılarında, eylemlerinde, mitinglerinde katılımcıların zaten olmazda yüzde
kaçının ne kadar Kızılbaş Alevi olduğuna bakmalarında yarar var.
10-Şu anda bu coğrafyada sivil
toplum örgütlerinde, demokratik kitle örgütlerinde, sendikalarda, siyasal
partilerde sabah gidip zahmet olmazsa bir baksınlar yüzde kaçı Kızılbaş Alevi.
11-İnadına inadına her türlü
katliama rağmen, soykırıma rağmen mevcut her türlü egemen ulus-devlet, iktidar,
sermaye güçlerine karşı mücadele edenler çoğunlukla yine Kızılbaş Alevileridir.
12-Son olarak herkesin de çok
iyi bildiği ancak kimsenin kolay kolay dile getirmediği bir başka gerçeklik ise
her nerede bir sendika, dernek, parti kurulacak olursa ya da örgütlenecek
olursa ya da eylem yapılacaksa ya da yardım gerekiyorsa ne hikmetse ilk akla
gelen Kızılbaş Alevilere yönelinir ve pusula ilk olarak onları gösterir.
HASAN HÜSEYİN BEYDİL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder