27 Mart 2016 Pazar

ALEVİLİK KOMÜNCÜDÜR

Aleviler bir inanç grubu değildir. Aleviliği halen pek çok sol, sosyalist, devrimci parti, kurum, aydın, yazar dâhil çoğunlukla egemen sömürgeci sistemlerin tarifi ve tanımıyla bilmekte ve algılamaktadır. Oysa Alevilik ne bir dindir, ne bir mezheptir, ne bir inanıştır. Bunu anlamak için milyonlarca kaynağa, belgeye gerek yok. Çok değil üç tane Alevinin evine gidin inceleyin ne bir din, ne bir mezhep, ne de bir inanç sahibi olan bir aile ya da kişi göremezsiniz. Geçmişten günümüze kadar gelen çeşitli toplantı ya da bir araya gelerek ortaklaşılarak yapılan hiçbir şey bir din, mezhep ya da inanışa ait değildir. Burada tek tek ceme, Allah-Muhammed-Ali üçlemesine, on iki imamlara, muharrem orucuna, dede, dedebaba geleneğine, semaha, deyişlere ve daha pek çok kavramı kimilerine göre din, mezhep, inancı çağrıştıran ne var ise bunların esasında özünde doğru bir perspektifle incelendiğinde hiçbir inanışla ilgili olmadığı görülecektir.

Aleviler komüncüdür. Bunu çok iyi incelemek gerekiyor. Komüncü olmaları her dönem egemenler tarafından soykırıma uğramalarına neden olmuştur. Devletsiz, sınırsız, sınıfsız bir toplum sistemine en yakın düşünce sistemidir Alevilik. Alevi önderleri, Alevi katliamları, Alevi sürgünleri tarihsel, sosyolojik, bilimsel, kültürel olarak incelendiğinde bunu anlamak çok zor değildir. Kaldı ki çeşitli Alevi kesimleri ısrarla Aleviliğin bir inanç vs olduğunu iddia etseler de geçmişten günümüze kadar hiçbir egemen devlet, hiçbir egemen sınıf, hiçbir egemen inanç sistemi Alevileri din, mezhep, inanç olarak kabul etmedikleri gibi ezen, sömüren, eşitliksiz, düzenlerinin en büyük düşmanının Aleviler olduğunu bilirler. Her türlü yasal ya da yasadışı düzenlemelerini, uygulamalarını Alevilerin inkâr ve imhası üzerine kurarlar bunun içinde kaynak belge arayanlar için onlarca katliam dosyası açık net olarak arşivlerdedir.
*
Aleviliği tek başına Dersim’e sıkıştırmak hem Dersim’e hem de diğer pek çok Alevi bölgelerine haksızlıktır. Alevilik sadece Dersim’de katledilmemiş ya da sadece Dersim’de direnmemiştir. Aleviliğin yaygın olduğu pek çok bölge vardır ve bu bölgelerin hemen hemen hepsinde de katliamlar gerçekleşmiştir ve aynı zamanda buralarda mücadelelerde gerçekleşmiştir. Günümüzde hem sistem tarafından hem de sistemin uzantısı olan sözde alevi kurumların Aleviliği onun felsefesini, düşünce sistemi yaymak, yaşatmak, anlatmak yerine onu mevcut Emevi İslamı içerisinde eriterek zamanla asimile ettiğini asimile edip, edemediğini de katlederek Aleviliği yok olmanın eşiğine sürüklemektedirler.

Evet, Aleviler komüncüdür, dolayısıyla mülk ortaklığı ve tüm dünya halklarının kardeşliğini, emeğin en büyük değer olduğu gibi egemen sömürgeci sistemi tehdit eden düşünceleri vardır. Bu düşünceyi kim nerede hangi tarihte savunursa savunsun ya da mevcut sisteme alternatif olarak sunsun karşılığı daima imhadır.

Hallacı Mansur’undan, Şeyh Bedrettin’lerine, Pir Sultan’larından Seyit Rıza’larına kadar daha nicelerinin savunduğu temel değerlerden sadece bir kaçıdır bunlar ve hepsinin de sonu egemen sınıflar tarafından katledilmek olmuştur. Bugün de Alevi olsun ya da olmasın ortak yaşamı, ortak mülkiyeti, tüm dünya halklarının kardeşliğini, sınırsız, sınıfsız bir toplumu kim savunursa sonu aynı katliamla yüz yüzedir.

Alevi tarihi incelendiğinde komün yaşamının ne kadar gündelik hayatın bir parçası olarak bin yıllardır süre geldiği görülecektir.  Halen tüm Aleviler ya da tüm Alevi bölgelerinde olmasa da pek çok Alevi ve Alevi bölgesinde komünal yaşam devam etmektedir. Bu yaşam tarzı adeta nesilden nesile yaşanarak öğretilmiş bir akımdır. Doğrudan doğruya ne bir hiyerarşik düzenle ya da literatürle ya da eğitimle değil bizatihi yaşayarak öğrenile gelen bir “insanlaşma modeli ”dir aynı zamanda Alevilik. Herhangi bir sistem, düşünce, inanç tarzı ne olursa olsun pek çok eğitim, örgütlenme, hiyerarşi, hatta hatta baskı ile yerleştirmişse de Alevi komünal yaşamı tam tersine doğrudan yaşanılarak öğrenilmiştir.

Zaman zaman Alevi komünal yaşamından gelen sosyalistler diğer akımlardan gelenlerin şu cümlesiyle karşılaşırlar “e, iyi de tabi ki sosyalist olursun ne de olsa Alevisin”, “ e, yani sosyalist olursun ne de olsa ailen Alevi”, yani bu coğrafyadaki her sosyalist bilir ki Aleviler bir sıfır başlarlar. Gerçi maça önde başlaması önde olacağı anlamına gelmez. Bu coğrafyada sosyalist düşünce sisteminin tarihsel kökleri araştırıldığında bu kendisini Alevilikte gösterir. Bunu pozitif ayrımcılık olarak iddia etmeye gerek yok resmi ideolojiler bunun böyle olduğunu çok iyi bilirler.
*
Alevilerin,  Aleviliği bilmediği ya da kökeniyle ilgili bir şey bilmediklerine dair pek çok iddia sıkça ortaya konulmaktadır. Ancak şunu bilmezler bu da doğal çünkü Aleviliğin kendine özgü yapısını bilmezler. Alevilikte illaki herkes her şeyi bilecek diye bir şey yoktur ve esasında bilinmesi gerektiği iddia edilenler çok fazla önemli değildir Aleviler için. Yani kim nerede, ne yaptı, nasıl geldi, nasıl gitti, nasıl şu oldu, bu oldudan çok Aleviler için temel değer insan, doğa, sevgi, kardeşlik, üretim, paylaşım vs gibi değerlerdir ve bu değerlerin yaşamın her alanında hayata geçirilmesidir ve sonraki kuşaklara aynı düşüncenin devamının sağlanmasıdır. İktidarcı değildir Aleviler. Devletçi hiç değillerdir.

Aleviliğin direniş kültürünü anlamak aslında egemen güçlerin tarih boyunca uyguladıkların soykırımların bir sonucudur. Burası önemlidir. Aleviler hiçbir ülkeye saldırmamıştır. Hiçbir halka saldırmamıştır. Hiçbir ulusa saldırmamıştır. Hiçbir Arap Alevi’si, Türk Alevi’sine, hiçbir Kürt Alevi’si Fars Alevi’sine, hiçbir Ermeni Alevi’si hiçbir Arap Alevi’sine vs saldırdığı savaş açtığı ne görülmüştür, ne de bilinir. Alevilerin devletsiz, iktidarsız bir yaşam tarzı bunda çok önemlidir. Ancak ne hikmetse her zaman saldırılan katledilen yine Aleviler olmuştur.
*
Alevilik ne islamın, ne hristiyanlığın, ne yahudiliğin, ne de başka bir dinin herhangi bir versiyonu, fraksiyonu, mezhebi değildir. Alevi düşüncesinin başlangıcından günümüze kadar incelenmesinde fayda var. Bu inceleme doğru kaynaklardan yapılmadığındandır ki halen ilerici, solcu, demokrat, sosyalist pek çok çevre yayınlarında, yazılarında, iddialarında, bildirilerinde yanlış kullanmaktadır Aleviliği. Alevilik hakkında Alevi olmayan ya da Alevi bir ortamdan gelmeyenlerin zahmet olmazsa adeta bilimsel bir araştırma yaparcasına üç tane Alevi ailesine misafir olsunlar üç günlüğüne. Yüzlerce kitaptan daha değerli bilgilere orada ulaşabilirler. Klasik tarih, inanç, düşünce, felsefe tarih bilgilerinden çok daha verimli olacak bilgiler edinebilirler. Böylece Aleviler herhangi bir dinle ilgisinin olmadığı görülecektir.

Kimse merak etmesin Nostradamus’un kehanetleri gibi garip garip sırları ya da kabile toplulukları gibi garip garip ayinleri, ritüelleri yok. Medya da basında gösterildiği gibi Aleviler gece gündüz cem yapmıyor, semah dönmüyor, muharrem yasında değiller. Ali sevgisi, Aliciler, onikiimamcılar vs gibi daha nice tanımlara rağmen yoldan geçen on tane Alevi’ye sorun o oniki imamın adını dahi bilmezler hatta Alevilikle ilgili üç tane soru sorun onu da bilmezler. Nedeni ise onların kimilerine göre çok önemli olan kimi bilgiler onlar için aslında çokta önemli değildir.

Alevilikte esas olan onların komünal yaşamının devamıdır. Üretime, paylaşıma, kardeşliğe, sevgiye dayalı yaşam tarzı onlar için en değerli bilgidir. Bu değerleri savunmayanlar onlar için yoldan çıkmıştır, düşkündür.



HASAN HÜSEYİN BEYDİL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder