KIZILBAŞ
ALEVİ SOYKIRIMI
Çok
gerilere gitmeden Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi ve daha pek çok katliam
cumhuriyetin Kızılbaş Alevilere yönelik yapmış olduğu sadece birkaç katliamdır.
Katliamların
arkasında ne kadar gerici, yobaz, şeriatçı, dinci, faşist vs gibi kavramlarla
tanımlanan kişi ya da kişiler tarafından yapıldığı iddia edilse de bu ve daha
pek çok katliamın arkasında emevi sultanı muaviye ’den günümüze kadar devam
eden devlet ve sistem anlayışı bulunmaktadır. Bu tarihsel olarak devam eden
sistem özellikle Kızılbaş Alevi katliamıyla kendini var etmektedir. Çünkü bu
sisteme en başından günümüze kadar en yoğun ve en şiddetli şekilde karşı olan
Kızılbaş Alevileridir.
Emevi
anlayışı ile -ki bu anlayış halen mevcut sistem tarafından devam
ettirilmektedir- Kızılbaş Alevilik
arasındaki en temel farklılık “özel mülkiyet” anlayışıdır.
Kızılbaş
Alevilik düşünce sisteminin başlangıcından günümüze kadar incelendiğinde her
nerede olursa olsun mülk ortaklığını savunmuştur. Bireyciliği değil
toplumculuğu savunmuştur. Bu fark tek başına egemenleri (sömürgecileri ve
onların işbirlikçileri) her zaman korkutmuş, rahatsız etmiştir. Özel mülkiyet
sadece klasik tanımla mal, mülk demek değildir. Egonun aşılması, bireyciliğin
olmadığı, mülkü temsil eden hiçbir şeyin olmadığı buna devlette dâhil vs
hepsinin top yekûn reddidir aynı zamanda.
Egemenler
her ne şekilde olursa olsun tarihsel dönemlere bakıldığında farklı din, mezhep,
devlet, ideolojiden olmaları hiçbir şeyi değiştirmeksizin mesele Kızılbaş Alevi
katliamı olunca işbirliği içine girmişlerdir. Bugünde değişen bir şey yok.
Bugünde mesele Kızılbaş Alevi katliamı olsun hiçbir fark gözetmeksizin
egemenler ve onların işbirlikçileri katliamlarını yine yaparlar.
Özellikle
dinsel ve politik açıdan adeta Kızılbaş Alevilerini katletmek hem bu dünyada
hem de “öteki dünyada” ödüllendirildiğine inanırlar. En azından bu
dünyadakilerini görme şansımız oldu. Kızıllaş Alevi katliamlarına her kim
katılmış ise mal, mülk, servet, makam, mevki, vs ile ödüllendirilmiştir. Bunun
için tek tek örnek saymamıza gerek yok, sadece dönemin Dersim, Maraş, Çorum,
Sivas, Gazi katliamları incelenirse en küçük askerinden, bekçisine tüm katliam
kadroları incelendiğinde hemen hemen hepsi ya rütbece ya da milletvekilliği ve
veya bakanlıkla ödüllendirilmiştir. Bu bile tek başına sistemin Kızılbaş
Alevileri katletmenin başlı başına gerekçesidir.
Şehir
efsanesi ya da komplo teorisi ya da gerçek henüz tam olarak bu konu hakkında
yeterli bilgi olmasa da yakın gelecekte yeni bir Kızılbaş Alevi katliamı gerçekleşeceği
tartışması açık, ortada durmakta. Elbette bunu tartışmak yerine her zaman ki
gibi geçmişte dört dağın arasına yolu suyu olmayan kolay kolay kimsenin
giremeyeceği yerleşim alanlarını kendine köy edinmiş Kızılbaş Alevilerin bir
kısmı bu konuyu da dört dağın arasına sıkıştırıp bu konuyla ilgili herhangi bir
tartışma yerine konuyu duymamak daha iyidir demektedir. Ancak bilinmelidir ki
emevilerden günümüze kadar gerçekleştirilen katliamlar her dönem gerekçeli
kararlarla yapılmıştır. Yani “hadi bugün canım biraz Kızılbaş Alevi katledelim”
demekle yapılmadı. Planlı, programlı, sistemli bir şekilde yapılmıştır bu
katliamlar ve bu katliamlar katliamları yapanlar tarafından bir ibadet, bir
ayin, bir çeşit adeta imanın şartı gibidir. Dolayısıyla bunu çeşitli dönemlerde
yapmazlarsa dinden imandan geri kalırlar ve mevcut sistemlerinin sanki güçsüz
kaldığını düşünerekten en şiddetli şekilde güç gösterisi şeklinde katliamlar
yapılır.
Katliam
felsefesi, katliam şekilleri, katliam amaçları doğru incelenmelidir. Salt
katliam denilip ağıt yakılacak, ah vah çekilecek kavramlar değildir. Katliam
adeta kurban kesmek gibi bir ibadettir. Evet, kurban kesmek ne kadar ibadetse ne
kadar sevapsa Kızılbaş Alevi katliamı da o kadar sevaptır! Burasını çok
dikkatli şekilde anlamak, düşünmek, yorumlamak zorunda herkes. Katliamları
sadece dar, kısa, basit anlamlarda anlamak katliamların içini boşaltmaya
eşdeğerdir. Katliamları sadece bir anma, miting, eylem, söyleşi ve benzeri
şekillerde protesto etmekte katliamları yeterince anlamamaktan gelmektedir.
Hafızamız
balık hafızalı değil. Aslında balıklarında hafızası hakkındaki bilgide
yanlıştır. Balıkların hafızası öyle bahsedildiği gibi çok az değildir tam
tersine öylesine güçlü bir hafızaları var ki bırakın insan hafızasını tüm
teknolojik araç gereçle bile insanın yapamayacağı pek şeyi balıklar
yapmaktadır.
Dersim
katliamında kaç bomba yağdırılmıştır o köylerin üzerine o bombalar kaç Kızılbaş
Alevi’yi paramparça etmiştir, Maraş’a katliamında bakalım kaç Kızılbaş Alevi
delik deşik edilmiştir, Çorum katliamında kaç Kızılbaş Alevi kurşuna
dizilmişti, Sivas katliamında kaç Kızılbaş Alevi cayır cayır yakılıp küle
dönmüştür, Gazi katliamında kaç Kızılbaş Alevi öldürülmüştür evet bunlar birer
korku, gerilim filmi değil. Öyle sadece ayda yılda bir kanıksayarak izlenilen
dizi filmi değil. Bu katliamların hepsi hem mevcut sistemi korumak, kollamak,
hem devletin bekasını devam ettirmek, hem de birer ibadettir. Evet, bu katliamları
yapanlar kendi dinsel inanışlarına göre kutsanmış insanlardır. Bu katliamları
yapanların vicdanları rahattır, hiçbir şekilde insani açıdan hiçbir rahatsızlık
çekmemektedirler. Bugüne kadar ne katliamı yapanlar ne yaptıranlar arkalarına
dönüp bakıp da “biz de bu katliamı yaptık, tüh vah” dememişlerdir. Tam tersine
hep daha ileri daha ileri yeni nasıl ve ne tür katliamlar yaparızın planlarını
yapmışlardır ve yapmaktadırlar.
Kendini
bilmez, ne olduğu belli olmayan, kime hizmet ettikleri belli olmayan türden
insanlardan bahsedilir sıkça oysa bunların kime hizmet ettiği çok açıktır,
sistemin ta kendisine hizmet etmektedir bu insanlar.
Katliamları
sadece anma, miting anlayışı içersin de ele alarak katliamların arka planındaki
mevcut sistemi koruma ve kollama, Kızılbaş Alevi katliamının rutin bir sistem
görevi, Kızılbaş Alevi katliamının bir ibadet olduğunu buradaki ibadeti sadece
bir dini amaç olarak değil aynı zamanda bir ideolojinin kendi görev ve
sorumluğu olarak düşünülmelidir. Bunlar anlatılmadığı açıklanılmadığı, geniş
halk kitlelerine bu konuda ortaklaşılmadığı sürece “dolunay yaklaşıyor evet
kurt adamların vampirlerin salyaları uzun zamandır akıyor uzun zamandır
Kızılbaş Alevi kanı emmiyorlar, uzun zamandır Kızılbaş Alevi eti yemiyorlar.”
Korku filmi gibi değil mi, evet korku filminden de beter aslında katliamlar.
Biraz olsun bugüne kadar bu katliamları bilmeyenler ya da bilip de kanıksamış
olanlar bu katliamların nasıl yapıldığını oturup biraz incelesinler baksınlar
bakalım en değme korku, gerilim, cinayet, savaş filmleri nasılda
sıradanlaşacaktır bu katliamların yanında.
Kızılbaş
Alevi katliamları dünya katliamları tarih de sürekli ve kesintisiz devam eden
tek katliamdır. Bu katliamlar esasında doğru incelendiğinde tarihe yayılmış
dönem dönem yapılan bir soykırımdır. Bu soykırım diğerlerine pek fazla
benzemez. Diğer soykırımlar genelde kısa süreli ve sonrasında biten türdendir.
Oysa Kızılbaş Alevi Soykırımı tam tersine binlerce yıldır sürmektedir ve
halende sürüyor. Kızılbaş Alevi Soykırımı’nı her egemen güç kendi egemenlik
döneminde adeta bir şölen, festival, karnaval, kutlama havasında yapmaktadır.
Her egemen güç bu soykırımları yaparken iktidarlarının adeta kutsamakta, takdis
etmekte, perçinlemek “evet, şimdi
iktidar olduk” demektedir. Kızılbaş Alevi Soykırımı dönem dönem eden katliamlar
bütünüdür. Tek bir Kızılbaş Alevi kalmayana kadar bu soykırıma yeminlidir
egemenler. Kızılbaş Alevi Soykırımı’nı doğrudan analiz edemeyen çevreler
soykırımın dar anlamıyla katliamlara baktıkları içindir ki sorunu
anlayamamışlardır halen. Oysa açık net milyonlarca Kızılbaş Alevi katledilirken
egemen güçler asla yönetim olarak Kızılbaş Alevi Soykırımı’nı kabul etmemiştir
ve son vermemiştir.
Sultanlık,
halifelik, padişahlık, cumhuriyet vs hiç fark etmeksizin Kızılbaş Alevi
Soykırımı devam etmiş ve etmektedir.
Haremlerinde
cariyeleriyle cirit atanlar dışarıda Kızılbaş Alevi kanı akmadan bu keyfi
yapamayacaklarını çok iyi bilmektedirler.
Ortak
yaşam, ortak paylaşım, ortak mülkiyet, kardeşlik, paylaşım, üretim, eşitlik,
adalet, özgürlük kavramları her zaman egemenleri yerinden sarmıştır. Bu
kavramları tarihi boyunca savunan Kızılbaş Aleviler her zaman bu kavramlara
karşı çıkan egemenler tarafından soykırıma uğramıştır, uğramaktadır. Kızılbaş
Aleviler egemenlerin her zaman korkulu rüyasıdır. Bugün bile hâkim sınıflar ve
iktidar çevreleri “her kesimle çözüm yolu buluruz ama Kızılbaş Alevilerle
bulamayız” demektedir.
Unutulmasın
ki Kızılbaş Alevi Soykırımı devam etmekte ve yeni katliam planları birilerinin
çekmecesinde beklemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder