“AİHM “KİMLİĞE ALEVİ YAZILSIN
TALEBİNİ” KABUL ETMEDİ”, SİNAN IŞIK BEYEFENDİ ÖYLE DİYORSA ÖYLEDİR NE DİYELİM!
1- “Sinan Işık Sn. Hasan Hüseyin BEYDİL... Konuya
gösterdiğiniz özen ve vermiş olduğunuz önem, harcadığınız emekten belli... Bu
nedenle size teşekkür ederim...
Öncelikle “KIZILBAŞ ALEVİLİĞİ
(3) KIZILBAŞ ALEVİLİĞİNİ İSLAM’A, MEZHEBE VE CUMHURİYET'E YAMAMA ZİHNİYETİ
SADECE VE SADECE KIZILBAŞ ALEVİLERİNE KATLİAM GETİRMİŞTİR” başlıklı makalemi
okuduğunuz ve yorum yaptığınız teşekkür ederim. Ayrıca konuya özen vermemi, önem
vermemi, harcadığım emeği görebilmiş olmanızdan dolayı sizi selamlıyorum. Bunu
anlayabilmek için gerçek çok ciddi bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Görüyorum
bu sizde var. Bundan dolayı da sizin gibi geniş bir bakış açısına sahip
birisinin bana cevap yazmasından en gin bir kıvanç duydum!
2- “Fakat her ne kadar görünen bu olsa da. ”yazdığınız
yazının içeriğinin boş olduğunu söylemek zorundayım...”
“Önem, özen, emekten”
bahsetmişsiniz yukarıda ancak bir sonraki cümlenizde maalesef fikir değişikliği
yapmışsınız. Yani yazmış olduğum makaleye “boş” demişsiniz. Esasında tam burada
makaleme yönelik cevap ya da yorum niteliğindeki yazınıza son verebilirdiniz.
Çünkü hem “boş” bir makaleyle uğraşarak enerjinizi tüketmezdiniz daha yararlı,
daha faydalı işlerle uğraşabilirdiniz. Çünkü gerçek insanların “boş” işlerle
uğraşmasını asla onaylamayan bir yapıya sahibim. Sizi böylesine “boş” işler ben
dahi uğraştırıyorsam çok ayıp etmişim, bundan sizden ve sizin şahsınızda vermek
olduğunuz “mücadele” adına özür dilerim! Tabi buna neyin, kimin, nerenin,
nasılın, nedenin, biz, siz, onlar ve bir cümle tez elden bütün insanlık sormakta
herhalde hiç bahis göremediysek de umarım başarılarınız devamını görmek nasip
olur!
3- “Gördüğüm kadarıyla tam anlamıyla kafa karışıklığı
içerisindesiniz...”
Evet, bakınız kesinlikle bu konu
haklısınız! Kafam o kadar karışık ki sizin bu cevap niteliğindeki yazınızı
okuduktan sonra hemen kendime geldim ve kafamı derleyip toparlamaya çalıştım.
Umarım başarılı sayenizde! Zahmet olmazsa Kızılbaş Aleviliği ile ilgili diğer
yazılarımı okursanız umarım sizin “karışık olmayan kafanız ”da küçükte olsa
hatta minnacık olsa çekmelerden birini aralayabilirsem ne mutlu bana. Keza
yazmış olduğum makaledeki bütünselliği kavrama ve esas üzerinde durabilmiş
olsaydınız “kafa karışıklığı”nın nerede, kimde, nasıl, neden, niçin, kiminle
olduğunu gayet iyi anlayabilirdiniz. Ne üzücüdür ki gördüğüm kadarıyla
karışıklık bir yanda, kafa bir yanda, teslimiyet öbür yanda, entegrasyon bir
yanda, harala gürele yaşam devam ediyor anlaşılan!
4- “Bir yandan Türk-İslam resmi söylemine karşı çıkarken, öte
yandan tam da ona hizmet eden bir çaba içerisinde olduğunuzu görmekteyim...”
Kesinlikle sizi bir kere daha
selamlıyorum. Yukarı okumuş olduğunuz makaleden bu sonucu çıkarabilmek her
kesin harcı değil! Sizin bu sonuca ulaşmak adına harcadınız emeği, özeni,
önemi, takdire şayan görüyorum. Burada KIZILBAŞ ALEVİLİĞİ ile ilgili diğer
makalelerime bakınız ve aynı makaleyi on okuyup bir bardak su içtikten sonra en
yakın penceren dışarıya avazınız çıktığı kadar ben “KIZILBAŞ ALEVİLİYİM” diye bas
bas bağırmanızı tavsiye diyorum! Ben zaman zaman yapıyorum çünkü bunu ve
faydasını görüyorum size de tavsiye ederim!
Yani sadece pes diyorum bu
makalede ciddi benim “türk-islam sentezi”ni savunduğumu iddia edebiliyorsunuz
gerçekten sizi ayakta alkışlıyorum. Özellikle şunu bilmenizde fayda var ben ne
türküm, ne doğruyum, ne çalışkanım, ne de dinim islam, üzgünüm size bu konuda
istediğiniz cevabı veremediğim için. Kaldı bahsetmiş olduğunuz ki sizin
türk-islam sentezi olarak bildiğiniz naçizane benim muaviye islam ideolojisinin
devamı saydığımı bu sentezle bilakis hem teorik hem de pratik olarak mücadele
etmekteyim.
5- “Tüm bunların ötesinde ve her şeyden önce yanlış bilgilere
dayanarak yorum yapmışsınız...”
Üzülerek söylüyorum gerçek
asıl sizde yanlış bitmiyor. Keza size bu cevabı neden verdiğimi ayrıca yazının
sonunda ileteceğim meraklanmayın. Yukarıda okumuş olduğunuz makalede sizin
adınızın, sizin davanızın ne takipçisiyim, ne izleyicisiyim, ne destekçisiyim,
ne önericisiyim, ne çağırıcısıyım bu tür eylemleri vasat altı görürüm
bilesiniz. Sizinle ve davanızla ilgili bilgileri dikkat ederseniz tırnak içinde
yazdım, özellikle altına şu ya da bu kaynak diye yazmadım, çünkü bu bilgileri
okuduğum haber kaynakları burjuva basını olduğu için, onların reklamını yapmak
adına kaynak belirtmedim. Kaldı ki KIZILBAŞ ALEVİLİĞİ ile ilgili bir dizi
makale yazdım ve yazmaktayım, siz ve sizin davanızda yukarıda okumuş olduğunuz
makaleyi yazdığım dönemde sadece küçük bir anekdot olarak ele aldım. Makalemi
tekrar onuncu kez okursanız, tabi rica ediyorum! Siz ve sizin davanız gibi onlarca haber,
bilgi, veri olur, olmaz, gelir, gelmez bu benim KIZILBAŞ ALEVİLİĞİ ile ilgili
yazdığım makaleleri tam olarak temellendirmez. Ayrıca ne sizin davanız ne bir
başka dava değil benim konum, ben daha çok KIZILBAŞ ALEVİLİĞİNİN felsefi, tarihsel,
bilimsel, ideolojik, politik yanıyla ilgiliyim. Yani sizin davanız sizi kalsın,
çünkü benim ne din hanesinin değiştirilmesiyle, ne olup olmamasıyla vs. hiçbir
alıp veremediğim yok, neden mi, çünkü esas meselenin bu tür mevcut sistem
içinde çözümler, uzlaşmalar, müzakereler, sözde hak arayışları ile herhangi bir
sonuç alınacağına inanmıyorum. Mevcut sistem yani kapitalist sistem değişmediği
sürece bilimsel sosyalist bir düzen kurulmadığı sürece bu ve benzeri davalar
benim için çok fazla bir şey ifade etmez. Kısacası bu yılan hikâyesinden başka
bir şey değildir. Ama yine de çabanızı, gayretiniz, özeninizi, öneminizi,
emeğinizi selamlıyorum!
6- “Bu davayı açan kişi olarak birinci ağızdan söyleyeceğim
ilk şey, AİHM-nde verilen kararın DİN HANESİNE ALEVİLİK YAZILMASI ŞEKLİNDE
OLMADIĞI, bunun yerine asıl karar-ın KİMLİKLERDEKİ DİN HANESİNİN KALDIRILMASI
şeklinde olduğunu bilmeniz gerekmektedir... Evet, ben bu davayı açarken esas
talebim KİMLİĞİME ALEVİ YAZILMASI şeklinde idi... Türk yargısında yargılamalar
KİMLİĞİME ALEVİ YAZIN istemi üzerine devam edildi ve yapılan sözde yargılama
sonunda bu talebim reddedildi... Fakat AİHM sürecinde talebimiz farklılaştı ve
KİMLİKLERDEN DİN HANESİ KALDIRILSIN şekline dönüştü... Ve biz bu talebimizi AİHM’ne
kabul ettirdik... Çünkü dedik ki eğer kimliğe ALEVİ yazılmayacaksa, o zaman
KİMLİKLERDEKİ DİN HANESİ KALDIRILSIN... İŞTE BU İKİNCİ TALEBİMİZ AİHM
TARAFINDAN UYGUN BULUNDU VE KARAR BU YÖNDE ÇIKTI... Hal böyle olunca İDDİA
ETTİĞİNİZ ÜZERE -AİHM KİMLİĞE ALEVİ YAZILSIN TALEBİNİ KABUL ETTİ- şeklindeki
sözlerinize dayatarak yaptığınız yorumlar tamamen havada kalmaktadır…Yani
açıkçası olmayan bir şey üzerine hayali yorumlar yapmış olmaktasınız...”
Sayın muhterem Sinan Işık
beyefendi gerçekten bu ışık yolunda bu şekilde beni bir kez daha aydınlattınız
için size teşekkür ederim! Ancak “…Hal böyle olunca İDDİA ETTİĞİNİZ ÜZERE -AİHM
KİMLİĞE ALEVİ YAZILSIN TALEBİNİ KABUL ETTİ- şeklindeki sözlerinize dayatarak
yaptığınız yorumlar tamamen havada kalmaktadır...” özellikle bu cümlenizde çok
büyük bir okuma yazma hatası yapmışsınız. Öncelikle şunu bilmenizde fayda var
bahsettiğiniz cümle bana ait değil bu bir
“h-a-b-e-r” bilmem anlatabildim mi. yani herhangi bir şekilde okuduğumuz
herhangi bir haberin kaynağını tek tek araştırıp neymiş, ne değilmiş öyle
miymiş böyle miymiş diyene ben ne de o haberi yazan araştıramaz. Bu başka bir
alandır, bunun da kendine göre uzmanları vardır. Ayrıca bir kez tekrar ediyorum
bilesiniz ne sizin şahsınız ne de davanız benim makalemin doğrudan konusu, ana
fikri, ana teması vs değil ve olamaz. Sadece ve sadece küçük bir
“a-n-e-k-t-o-t” bilmem anlatabildim mi. yani makalemi bir bütün olarak ele
almanızda fayda vardır. Çünkü ne sizin şahsınız ne sizi destekleyen kurum ya da
kurumlar doğrudan benim muhatabım olamaz. Benim ele aldığım konu nerede, sizin
olayınız, davanız, vs. nerede lütfen bu ayırdımın artık farkına varın.
7- “Peki diyelim ki sizin dediğiniz gibi olsaydı, yani tam da
benim isteğime uygun bir karar çıksaydı ve KİMLİĞİME ALEVİ YAZILSAYDI NE
OLURDU??? İşte böyle bir karar TÜRK-İSLAM RESMİ SÖYLEMİNİN YERLE BİR OLMASI
ANLAMINA GELİRDİ... RESMİ AĞIZLARIN HER AÇILIŞINDA BIKMADAN USANMADAN
TEKRARLADIKLARI - BU ÜLKENİN %99-U MÜSLÜMANDIR- TEZİ YERLE BİR OLACAKTI... İŞTE
BU TEHLİKEYİ ÇOK İYİ GÖRDÜKLERİ İÇİNDİR Kİ TÜM KURUMLAR ALEVİLİĞİN İSLAM DIŞI
VE KENDİNE ÖZGÜ BİR DİN OLDUĞU İDDİASINA ŞİDDETLE KARŞI ÇIKTILAR... KAFASI PEK
İYİ ÇALIŞMAYAN DÜZ MANTIKLI DEVLET ADAMLARI BU AMACI GÖREBİLİYOR DA, SİZİN GİBİ
PARLAK ZEKÂLI VE SOLCU BEYİNLER NASIL OLUYOR DA GÖREMİYOR ANLAMAK ÇOK ZOR...
AYRICA ALEVİLİĞİN İSLAMDAN AYRI KENDİNE ÖZGÜ BİR İNANÇ VEYA DİN OLDUĞUNU KABUL
ETMENİZ İÇİN RESMİ MAKAMLARCA ONAYLANMASI MI GEREKİYOR... ALEVİLİĞİN DİĞER
DİNLERDEN NE EKSİĞİ VAR Kİ DİN OLAMASIN??? KAFANIZ KARIŞIK VE BİLGİLERİNİZ ÇOK
EKSİK OLDUĞU İÇİN DAHA FAZLA KARIŞMASIN DİYE BURADA KESMEK İSTİYORUM...
BİLİNÇLİ GÜNLER UMUDUYLA...
Sizin inanın kimliğinizde ne
yazdığı ya da yazacağı benim hiç umurumda değil. Sizden bir daha tekrar olacak
ama lütfen BAKINIZ! Diğer makalelerime. Of of of işte budur kesinlikle
inanıyorum ki sizin istediğiniz karar çıksaydı yüzde yüz türk-islamı sentezi
yerle bir olurdu! Vay vay vay bu nasıl bir uçak, bu nasıl bir tren, bu nasıl
bir vapur, bu nasıl bir otobüs, bu nasıl bir taksi, bu nasıl bir dolmuş cidden
samimi inanın tüm içtenliğimle merak ediyorum siz bu yolculuğun sonunda hangi
durakta ineceksiniz lütfen… Evet, bir soluk aldım, bekledim, demek bu işler
böyle oluyor yani bu kadar basit birileri çıkacak bir dava açacak, dava
reddedilecek ya da her neyse, aihm’ e gidilecek ve aihm davacı adına olumlu
karar verecek ve davanın açıldığı ülkedeki türk-islam sentezi ideolojisi
çökecek ve sizi de buna inandırdılar ve inandınız tebrik ederim! Saygı
duyuyorum! Yani “adım Hıdır elimden gelen budur” demekte bize düşüyor. Gerçek
bir kere daha sizi ayakta alkışlıyorum! “% 99’u müslümandır” tezi bu davanın sonucuyla
ne olacaktı yerle bir olacak öyle mi, elleme güzel oldu! Yani bu tarz bir
inanca sahip olmanıza yani yer olma kısmı hariç tebrikler, bir kere daha ayakta
alkışlıyorum sizi! Saf mısın demiyorum, asla da demeyeceğim, hiç güç, hiçbir
cevap, hiç birim asla size saf dedirtemez bana. Kaldı ki oldukça bilinçli,
kültürlü, mücadeleci, hatta hatta davanızın “Dreyfus davası”na benzeterek yola
çıkmış olmanıza da memnun oldum, umarım bu dava hakkında bilginiz vardır, ancak
orası Fransa burası T.C. umarım bu farkın ne demek olduğunu biliyorsunuzdur.
“…KAFASI PEK İYİ ÇALIŞMAYAN DÜZ MANTIKLI DEVLET ADAMLARI BU AMACI GÖREBİLİYOR
DA,…” kesinlikle faşizmin en iyi şekilde uygulandığını bir coğrafyanın devlet
adamlarına göstermiş olduğunuz iltifatı, ilgiyi, alakayı azıcıkta olsa
yukarıdaki makaleyi yazan kişiye göstermiş olsaydınız ne din hanesinin ne de
hane halkının şu andaki ikametgahı orası olmazdı burası olurdu! “SİZİN GİBİ
PARLAK ZEKÂLI VE SOLCU BEYİNLER NASIL OLUYOR DA GÖREMİYOR ANLAMAK ÇOK ZOR...”
öncelikle ben parlak zekâlım bir, çünkü sigortam yok, özel mülkiyetim yok,
herhangi bir şekilde herhangi bir kapitalist devlete şu ya da bu şekilde hizmet
etme adına bir bağımlılığım yok, evet arabamda yok, evimde yok, yani parlak zekâyı
kullandığım hiç bir özel mülkiyet içeren bir durumum söz konusu değil.
Solculuğa gelince üzülerek söylemeliyim ki ben solcu değilim, asla olmadım,
asla da olmayacağım, bunu bilmenizde fayda var. Yani Fransız ihtilali
sonrasında burjuvazi ve onun destekçileri sağda oturdu diye sağ değilim, işçi
sınıfı ve onun destekçileri solda oturdu diye de solcu değilim, bilakis tersi
olabilirdi ne olacaktı bu defa parlak zekâlı sağcı olacaktım, yani bu meseleyi
hala pusulanın kuzeyi güneyi göstermesi bakmayın pusula kaynaklı değil manyetik
kaynaklı keza şu ana kadar iki kutup dünyamız var diye bilinse de henüz pek çok
çevre tarafından bilinmeyen ama kuramsal olarak tartışılan ve deneysel olarak da
araştırılan her anda ispata yaklaşılan bir başka durum var o da dünyanın iki
değil dört manyetik alanı olduğu üzerine bir tezdir, ne yapmış yapacağız şimdi
diye siz merak etmeyin aynı zamanda bir jeofizik mühendisi olarak ileride
parlatacağım bu konuyu! Sevgili Sinan Işık beyefendi ben zaten Aleviliği islamdan
ayrı gören birisiyim, zaten Aleviliği bir din ve mezhep olarak kabul etmeyen
birisiyim onun için resmi ya da gayriresmi makamların neyi nerede kimin için
onaylayıp onaylamadığı beni bağlamaz. Kaldı ki makalemin gerekçesi tam bu
aslında, yani Aleviliğin ne islam içi, ne de islam dışı olduğunu, din
olmadığını, mezhep olmadığını savunuyorum. Yani bana bir kere daha tekrar
okumanız gerektiğini söylettireceksiniz anlaşıldı! Lütfen tekrar okuyunuz.
Kafamın karışıklığını, eksik bilgiye sahip olduğumu, gerçekten hem yukarıdaki
makalemi okumadan hem de diğer makalelerimi okumadan anlamış olmanıza hayran
oldum! Sizi bir kere daha ayakta alkışlıyorum, saygılarımla! Gerçek düşünüyorum
acaba size bu cevapları içeren bu yazı yazmasa mıydım, oturup bir film
izleseydim ya da kitaplarımdan birinin çalışmasına mı devam etseydim ya da
yayınlamakta olduğum yayınlarla ilgili gelen yazılarımı okusaydım ya da yeni
bir makale mi yazsaydım ya da yoldaşlarımla, arkadaşlarımla KIZILBAŞ ALEVİLİĞİ
üstüne sohbet mi etseydim ya da kafayı vurup yatsa mıydım ne dersiniz, evet
böylesine derinlikli, içerikli ve pek çok konuyu anlaşılır bir dille ele almış
olduğum makale ile ilgili yapmış olduğunuz bu dolu dolu cevap niteliğindeki
yorum karşısında resmen dilim tutuldu! Varolasın Sinan Işık! Bu dünya sana da
kalmaz bilesin! İnan ben bu makaleyi yazarken payalanmak adına yazmadım bunu
anlamak için müneccim olmaya gerek yok ama sizin yorumunuzu okuduktan sonra
sizde bu tür bir yeteneğin olduğunu gözlemledim en azından. Bir de bilinçli
günler dilemişsiniz, teşekkür ederim, inanın sizin yorumunuzdan önce bulgur
pilavı, yemiştim ama sadeydi sayenizde kırmızı et ihtiyacımı da gördünüz
teşekkür ederim! Cevap niteliğindeki yorumunuz kesinlikle inanın bende bir kilo
ne diyorsunuz ona “pirzola” mı diyorsunuz evet aynen ona denk geldi teşekkür
ederim! Şunu da bilmenizi istiyorum inanın yaşam boyunca tek amacım birey
olarak insanlaşmaktır. Ve bunun tüm insanlık için gerçekleşmesi için mücadele
etmektir. Ayrıca insanın insanı ve doğayı sömürmediği bir toplumda yaşamak
adına mücadele etmekteyim. Umarım en kısa zamanda görüşürüz, eksik kalan
kısımları tamamlarız, inanın normalde bu tür şeylere hiç zaman ayırmam. Bu
yazımı sadece siz yüreğiniz ferah tutun diye yazdım. Rahat olun, merak etmeyin,
sizde yaşıyorsunuz ki umarım uzun uzun yaşarsınız, bende yaşıyorum, yakın
gelecekte kimin, neye, nerede, nasıl, neden hizmet ettiği açığa çıkar.
Dolayısıyla ne diyordu şarkı sözünde “beni tarihle yargılayın, beni felsefeyle
yargılayın” öyle bir şeydi bizi izlemeye
devam edin ne diyeyim, saygılar! Görüşmek dileğiyle. Selam olsun.
HASAN HÜSEYİN BEYDİL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder