27 Mart 2016 Pazar

68’DEN GÜNÜMÜZE DEVRİM VE BİLİMSEL SOSYALİZM MÜCADELESİ


68 kuşağına dair her türlü çarpıtma, karalama, küçümseme ve sorunlu söylem ve davranışların temelinde dönemin önderlerinin ideolojik-politik çizgisini yok sayma, içini boşaltma, tek cepheden değerlendirme yatmaktadır.

Her nereden ve kimlerin eliyle, diliyle olursa olsun 68 kuşağı önderleri Devrime ve Bilimsel Sosyalizme gönül vermişlerdi ve bu yolda hiç bir şeyden gözlerini sakınmamışlardır.

Onların ideolojik-politik çizgileri Marksist-Leninist’i ve bunu kimse inkâr ve imha edemez.

Günümüzde bu çizgi yeni nesillerle mücadeleye devam etmektedir.

Devrim ve Bilimsel Sosyalizm adına yürüyüşümüz sürüyor, sürecek.

Her yıl 6 mayıslarda kimileri ‘anma’ adı altında adeta nostalji yaşarcasına üç beş slogan, üç beş yürüyüş ve etkinlik düzenlese de bu pasifist yaklaşımlarla 68 kuşağının günümüze devrettiği ve devam eden Devrim ve Bilimsel Sosyalizm mücadelesinin bayrağı barikatlarda, okullarda, fabrikalarda daha aktif, daha güçlü.

Hiçbir inkarcı, pasifist, nostaljik ‘devrimcilik’ 68 kuşağının bizlere bıraktığı Marksizm-Leninizm bayrağıyla Devrim ve Bilimsel Sosyalizm yürüyüşümüzü engellemedi, engelleyemeyecekte.

*

Kimi çevrelerin son dönemlerde, özellikle medya ve basın aracılığıyla 68 kuşağının özellikle ‘bağımsızlık ve sosyalizm’ mücadelesini küçümser, basite alır, içini boşaltır tarzındaki yayınlar her nereden olursa olsun tamamen operasyonal olduğu gerçeği özellikle ‘bağımsızlık ve sosyalizm’ mücadelesine 68 kuşağının bıraktığı yerden devam edenler tarafından açık ve net bilinmektedir.

‘Bağımsızlık’ kavramını bir şekilde sadece ‘ülke, toprak, sınır, devlet, vs.’ gibi kavramlarla sınırlı şekilde algılayan ve özünde Fransız ihtilalinden kalma burjuva ‘bağımsızlık’ anlayışından ayrı düşünemeyenler hem büyük bir yanılgı, hem büyük bir saptırma içindedirler.

‘Bağımsızlık’ her türlü kapitalist işbirliğinden, sömürgeciliğinden, işgalinden, boyunduruğundan, zapturaptından, üslerinden, askeri-bürokratik-diplomatik-istihbari kuşatmadan ve emir komuta zincirinden topyekûn kurtuluş anlamındadır.

Bu anlamda okunmayan bir ‘bağımsızlık’ anlayışı sadece bu coğrafyada değil dünyanın hiçbir yerindeki halklar için bir şey ifade etmez.

Fransız ihtilalinden ulusal çıkarımlarla birlikte yükselen ‘bağımsızlık’ anlayışıyla, kapitalizme karşı ve onu yerle bir etme yolunda Bilimsel Sosyalist mücadelenin içinde yer alan temel ilkelerden olan ‘bağımsızlık’ kavramını aynı kefede ele almak ve bunu adeta ideolojik-politik bir eleştirinin parçası haline getirmenin özünde yatan yerli işbirlikçi kapitalistlerin güdümünde emperyalizmle işbirliğinden başka bir şey değildir.

Kapitalizmin ideolojik politik olarak özgürlük, bağımsızlık, demokrasi, eşitlik, adalet, barış, hukuk, vs. gibi kavramlara bakış açısıyla Bilimsel Sosyalizmin aynı kavramlara ideolojik politik olarak bakış açısı farklıdır.

Keza farklı olmasaydı farklı ve birbirine karşı ideolojiler olmazlardı. Israrla cahilce, farklılık olsun diye, acemice, basit, dar, sıradan, sözde tartışma, eleştiri yaptığını iddia eden kimi çevrelerin esasında dertlerinin bunlar değil tam tersine kapitalizme ve emperyalizme hizmet etme, ondan üç beş kırıntı, kemikle beslenme amacındadırlar.

Azıcık aklı olan birinin iyi niyetli olmak kaydıyla kapitalizmin ‘bağımsızlık’ anlayışıyla sosyalizmin ‘bağımsızlık’ anlayışı arasında ne kadar fark olduğunu anlaması ve bilmesi o kadar zor değildir.

Emperyalizm karşısında ‘bağımsızlık’ mücadelesi her türlü sömürgeci işgali yerle bir etmenin temelin ilkesidir.

*

Özellikle 68 kuşağı dönemini doğrudan o dönemin içinde olan ya da sonrasında olanları ayırmaksızın, 68’i kemalize etmeye çalışanlar ya da liberalize (sivil toplumcu, burjuva demokrat) etmeye çalışanlar her ne kadar inkâr ederken bir yandan da o dönemin ideolojik-politik çizgisini imha etmeye çalışanlar bilmelidirler ki siz ne kadar 68 kuşağının Marksist-Leninist çizgisini inkâr ve imha etmeye çalışsanız da halen devam eden ve zafere kadar da devam edecek olan Devrim ve Bilimsel Sosyalizm yolunda yürüyenler olarak Marksist-Leninist çizgiyi yaşamaya, yaşatmaya devam ediyor, edecektir.

*

Pek çok çevrenin operasyonal bir yöntemle medyada ve basında 68’e dair sanki bir yıl içinde olmuş bitmiş bir dönemmiş gibi ele almaları ve dönemin Devrim ve Bilimsel Sosyalizm mücadelesinin önderleri ve geniş kitleleri adeta sadece sosyalizmin karikatüründen haberdarlarmışçasına, dönemi ve dönemin mücadelesini kemalizme yamama çabası, dönemin 61-71 ve sonrasından da günümüze dek süren Devrim ve Bilimsel Sosyalizm mücadelesinin dağıtılması için ellerinden geldiğince kullanmışlardır, kullanmaya da çalışıyorlar.

Kemalizm’le hesaplaşılmasaydı o dönemde adım adım Devrimci, Sosyalist, Militan bir mücadele oluşmazdı ve sonrasında da en ağır bedeller ortaya çıkmazdı.

Her ne şekilde operasyonal olarak 68’in önderleri ve onların düşünce sistemini kemalizme ve liberalizme yamamaya çalışsa da kimi çevreler unutulmasın ki Devrimci, Sosyalist, Militan önderleri ve kadroları katleden kemalizm’in ta kendisidir.

68 öncesi ve sonrasında Devrimci, Sosyalist, Militan önderlerin kemalizme yönelik eleştirileri, zamanla her türlü ilişki ve bağın reddi ve oradan da doğrudan ihtilalci bir Marksizm’e Leninizm’e yönelişi görmemenin önemli nedenlerinden bazıları; dönemin gerçekliğini inkâr, günümüze devredilen Devrim ve Bilimsel Sosyalizm bayrağının paçavraya dönüştürülmeye çalışılması, mevcut sistemi ve Kemalizm’i besleme ve en önemlisi de emperyalizm ve yerli işbirlikçi kapitalistlere karşı doğrudan devrimci mücadeleyi dağıtma ve imha çabasıdır.

*

68’i ele alırken onun temel özneleri olan önderlerin ve kadroların ideolojik-politik çizgileri olan Marksizm Leninizm’i bu değerlendirmelerin içinden çıkardığınızda ortada sadece nostaljik ‘devrimcilik’ kalır.

Keza 68 kimi çevreler yenildi, parçalandı, dağıldı gibi operasyonal bir dil kullansalar da burada da emperyal hizmet dilini çok iyi anlamaktayız.

Nitekim 68 kendisini 70ler, 80ler, 90lar ve günümüzdeki Devrimci, Sosyalist, Militan mücadelelerine taşımış ve taşımaktadır.

68’in önderlerinin hem teorik, hem pratik, her türlü Devrimci, Sosyalist, Militan eylemi binlerce dersle doludur ve bu dersler hem günümüz Devrim ve Bilimsel Sosyalizm mücadelemizi hem de daha ileri adımlar atmamıza sebep olmaktadır.

Her ne kadar içi boşaltılsa da hem kendi döneminde hem de sonrasındaki Devrim ve Bilimsel Sosyalizm bayrağını devrettikleri Devrimci, Sosyalist, Militan çizgilerinden asla gerim adım atmadıkları gibi hemen hemen her dönem olduğu gibi özellikle 1 Mayıs Taksim Direnişinden, Haziran Taksim Gezi Direnişi ‘ne oradan da, Eylül Tuzluçayır Direnişi ’ne son olarak da Yolsuzluk ve Rüşvete karşı direnişlerde, dayanışmalarda, birlikteliklerde, paylaşımlarda, üretimlerde bir kere daha bu coğrafyanın Devrimcilerinin, Sosyalistlerinin, Komünistlerinin birlikte hareket edebileceklerini ve aralarındaki çeşitli farklılıklara rağmen birlik ve beraberlik sağlayabileceklerini bire bir yaşamak her Devrim ve Bilimsel Sosyalizm neferi için ne kadar onur vericiyse bizler içinde aynı onuru yaşamak ayrı bir mutluluktur.

Deniz-Yusuf-Hüseyinler, Mahirler, Sinan, Ulaşlar, İbrahimler ve daha nice Devrimci, Sosyalist, Komünist önder ve kadrolar yeri geldiğinde en sert tartışmaları aralarında yapsalar da Devrim ve Bilimsel Sosyalizm yolunda yeri ve zamanı geldiğin cephede, barikatta, meydanlarda, sokaklarda, kırlarda, fabrikalarda, tarlalarda yine yeniden kapitalizme karşı, emperyalizme karşı, faşizme karşı mücadelede omuz omuza vermesini bilmiştir bilmektedir de.

Ve bu daha başlangıç mücadeleye devam…

Yaşasın 1 Mayıs Taksim Direnişi
Yaşasın Haziran Taksim Gezi Direnişi
Yaşasın Eylül Tuzluçayır Direnişi
Yaşasın Faşizme Karşı Mücadele Cephesi
Yaşasın Uluslararası Devrimci Bilimsel Sosyalizm


Hasan Hüseyin Beydil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder